Violet Zerotta’s Hasty Marriage - Bölüm 11
‘Hmm. Belki de ileride, biraz para kazanınca yeni yüzükler almalıyım.’
Yüzü kızarmış bir halde, Violet bu kararı verdi.
“Her neyse… sonuçta bu bizim ilk evliliğimiz, bir hatıra olsun istedim…”
“İlk evlilik mi? Yani senin için mi ilk? Yoksa… yoksa sen birkaç kez daha evlenmeyi mi planlıyorsun—”
“Hayır!”
Onun paniğe kapılmış o saf çıkışı öylesine içtendi ki, Violet kahkahalara boğulmadan edemedi.
Aslında sadece ortamın kasvetini hafifletmek için ufak bir şaka yapmıştı ama genç kocası bunu fazlasıyla ciddiye almış görünüyordu.
“Özür dilerim, sadece şakaydı.”
“Böyle şakalar yapma…”
Homurdanarak karşılık verse de Violet gülmesini durduramıyordu.
Kahkahaları nihayet yatıştığında, odaya yeniden sessizlik çöktü.
Yanında biriyle yatmak alışık olmadığı bir histi. Violet bir türlü uyuyamıyordu; sürekli sağa sola dönüp duruyordu. Bunun üzerine Aldrick iç çekip doğruldu.
“Bu kadar rahatsızsan, yerde yatarım.”
Gerçekten kalkacakmış gibi hareketlenince, Violet istemsizce onun elini tuttu.
“Hayır, sorun yok. Dedim ya, birlikte uyuyalım.”
Onu hafifçe çekince, Aldrick hiç direnmeden yeniden yanına yattı.
“O zaman… Başka bir pozisyon deneyelim mi?”
Violet’in önerisi üzerine biraz hareketlendi, sonra yan dönüp kolunu ona uzattı.
“Kolumu yastık yapabilirsin.”
Karanlıkta Violet’in yüzü yeniden kıpkırmızı kesildi. Utancı dayanılmaz boyuttaydı.
“Böyle biraz daha rahat edebilirsin.”
Sonuçta Violet, Aldrick’in güçlü koluna başını yaslamış, hafifçe kıvrılarak yatıyordu.
Kulağına dayanan kaslı kolu ateş gibi yanıyordu. Aralarındaki temas noktasında hissettiği nabız, onun mu yoksa kendisinin mi, ayırt edemiyordu. Aldrick’in erkek kokusu, ona yabancıydı ama bir o kadar da baş döndürücüydü.
Bir başkasıyla uyumak ne garip bir şeydi.
Çocukluğundan beri —hatırlayamayacak kadar eski zamanlardan beri— ilk defa birinin kollarında uykuya dalıyordu.
Ve bu, hiç de kötü bir his değildi. Hatta düşündüğünden çok daha güzeldi…
Bilinç yavaşça dalmaya başlarken, Violet farkında olmadan küçük, memnun bir iç çekişte bulundu.
Sadece birinin yanında olmak bile, bu kadar huzur verebilir miydi?
Ve kısa sürede derin, sakin bir uykuya daldı.
Her zaman buz gibi olan ayak parmakları bile, o gece sıcacık kalmıştı.
Ertesi sabah, Violet gözlerini tatlı bir serinlikle açtı.
Derin ve huzurlu bir uyku çekmişti.
Ama neden yatak bugün bu kadar sıcak? Gözlerini kırpıştırarak boş duvara baktı. Burası belli ki kendi eviydi, tanıdık odasıydı. Ama yine de bir gariplik vardı.
Bilinç yavaş yavaş yerine geldikçe, dünkü anılar hatırlanmaya başladı.
Ah, evet. Aldrick dönmüştü. Aynı yatakta uyumuştuk.
Ancak o an, sırtına yaslanmış sıcak bedenin Aldrick olduğunu hatırladı.
Bir başkasının vücut sıcaklığıyla ısınmak oldukça hoş bir duyguydu. Violet bir süre öylece yattı, bu sıcaklığın keyfini çıkardı. Görünüşe göre Aldrick hâlâ uyuyordu.
Sırtına tam anlamıyla yapışmıştı, aralarında zerre boşluk yoktu. Yatağın dar olması sebebiyle, uyurken Violet’i arkadan sarmıştı. Bedeninden yayılan sıcaklık âdeta bir insan sobası gibiydi — sıcacık ve huzur verici.
Ama bu yumuşak sıcaklığın içinde bir tuhaflık vardı.
Violet’in yüzündeki silik gülümseme yavaşça yerini hafif bir kaş çatışına bıraktı.
Bir süredir kafasını kurcalayan o rahatsız edici his… Yatakta bir şey vardı. Sert bir şey, battaniyenin altında bir yerlerde.
Uzun… bir sopa mı?
Sakın… Aldrick yatağa kılıcıyla mı girdi?
Eğer öyleyse, Violet bu huzurlu yatakta bu rahatsızlığı asla tolere edemezdi.
Elini arkasına doğru uzatıp, onu dürten şeyi kenara itmeye çalıştı. Parmağı ona dokundu, ardından tüm eliyle kavradı.
Soğuk ve sert bir cisim beklerken, eline gelen şey kumaşla kaplıydı ve garip bir sıcaklık yayıyordu. Üstelik tamamen sert de sayılmazdı.
Bu da ne böyle…
Tam o anda Aldrick aniden yerinden fırladı.
Violet de irkilip doğruldu. Aldrick’in yüzü kıpkırmızıydı — öyle ki, daha fazla kızarabileceğine inanmak zordu.
“Ah, ödümü kopardın. Ne oldu? Unuttuğun bir şey mi geldi aklına?”
Göz göze geldiklerinde, Aldrick ağzını açtı ama tek bir kelime bile edemedi. Sadece boğuk bir homurtu çıkabildi.