Lithescan
  • Anasayfa
Serini Bul
Sign in Sign up
  • Anasayfa
Sign in Sign up
Prev
Next

Confesser - Bölüm 9

  1. Home
  2. Confesser
  3. Bölüm 9
Prev
Next

Bölüm notu: +18 sahne mevcuttur. Okumaktan rahatsız olacak kişiler içi ‘**’ ile belirtilecek. Keyifli okumalar dilerim.

Üç gün olmuştu, Alevle olan konuşmamın üzerinden üç gün geçmişti. Can her seferinde Alev ile konuşmaya çalıştığını ama bir türlü ona ulaşamadığını söyleyince daha fazla dayanamadığımı hissediyordum. Havuzun çevresine sırayla dizilmiş şezlonglardan en uç köşede olanı seçmiştim, olduğum yerden Yaren’e baktım. Üç gündür aramızda ne olduğunu bilemediğim bir soğukluk oluşmuştu. Gerçi, her zamanki halimizdi. Hâlâ beraber uyuyor beraber yemeklerimizi yiyorduk. Tek farkı aramızdaki konuşmanın kademeli olarak azalmasıydı. Sabah salonda uzanırken Yaren’in teklifiyle şu an havuzdaydık ama benim aklım karman çormandı. Yanımda duran eşime bu tatilde onun gönlünü bir şekilde alacağım sözünü versem de olaylar kendimden iğrenmeme sebep olmuştu. Bu halde Yaren’e yaklaşmak, ona dokunup onunla bir şeyler yapmayı kendime layık göremiyordum. İster istemez bu durum hareketlerime yansıyordu. Yaren benim huyuma gidiyor, istemediğim sürece neredeyse nefes bile almıyordu. Havuzda yüzen Yaren yavaşça kaydırakların olduğu alana yüzdü, taş yüzeye güçlü bir iteklemeyle tırmandı. Saçındaki suyu sıkarken kaydırağın merdivenlerine doğru yürüdü. Tek parça giydiği koyu yeşil mayosu ince vücudunu gözler önüne seriyordu. Bir süre daha onu süzdükten sonra yanımda duran ince örtüye baktım, elime alıp ayaklanırken birden telefonuma bir arama geldi. Can’ın adını görünce telefonu havada açtım “Ne oldu?”

Telaşla açtığım telefonu rahat bir sesle sürdürdü Can “İnsan önce bir hal hatır sorar, cık cık cık. Bir de eğitimli bir aileden geliyorsun.. neyse sana iyi haberlerim var.” Can’ın sözleriyle elimdeki örtüyle yavaşça şezlonga oturdum “Şöyle ki bu hanımefendinin geçmiş bokları bayağı bir kabarık. Yediği haltlarle ilgili birazcık araştırma yapınca evrakta sahtecilik şantaj ve kara para aklama olaylarına rastladım. Dostum bir ihtimal seni yapay zekayla yaptığı bir resimle kandırıyor olabilir ki o gün de onunla baş başa bir odada kalmadığından emin olduğunu söylüyordun.” Sırıtıp mırıldanırken birden omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi hissettim. Üç gündür Alev ile yattım mı diye düşünürken aklıma içmemiz dışında bir şey gelmemesinden anlamalıydım. Derin bir iç çektim, durumun verdiği rahatlamayla vücudumu gevşettim “Can, bu üç günde duyduğum en mükemmel haber buydu. Söyle, hangi arabayı altına çekeyim?” Can cevabımla gülerken düşünür gibi yaptı “Bilemedim şimdi.. senin insafına kaldım bana sorarsan bir maserati isteyebilirim. Bence bunu hak ettim.” Maserati lafıyla kahkaha attım “Yok canım genç adamsın sana bir mini güzel gider ahahahaha. Şaka bir yana cidden benim arabamın aynısından çek altına, bu kadar büyük bir kargaşanın içinden beni çıkardın. Bu kadarını da hak ediyorsun.” Kaydırağın başında duran Yaren’i gördüm. Göz göze geldiğimizde gülümsedim ufak bir el salladım. Ona el sallamama karşılık olarak hafifçe elini kaldırdı, minik bir gülümseme verdi. Can hala gerek olmadığını bu iyiliği ileride kullanmak istediği hakkında konuştuğunda güldüm “Tamam sen nasıl istersen, bu sefer benim götümü çok iyi topladın. Ne zaman istersen kapına köleyim, her daim yanında olacağım.” telefonu sonra konuşuruz diyerek kapattık, elimdeki telefonu bırakıp havuza doğru ilerledim. Yaren kaydıraktan kaymış tekrardan yüzeye doğru yavaşça süzülüyordu. Çıkacağı yere gelip havuzun içinde duran eşime baktım “Hanımefendi boş musunuz?” Dizlerim üzerinde çömeldim, ona sırıtarak bakıyordum. Yaren benim gülen yüzüme şüpheyle baksa da beni bozmadı “Üzgünüm çok yakışıklı bir kocam var, başım çoktan bağlandı.”

Sanki bir yabancıymışım gibi yanımdan uzaklaşırken kolunu hafifçe tuttum. Hafif tutuşumla durdu, bana baktı. Elim önce bileğini sonra yukarı doğru kolu boyunca ilerleyip omuzlarına tırmandı, omuzlarında iz yapan mayonun kolunun hafifçe gevşetip kızarmış bölgeyi parmaklarımla ovaladım “Neden mayo giymeyi tercih ettiniz o zaman? Kocanız size kızmaz mı, böyle güzel görünüyor olmanız bence biraz haksızlık?” Yaren söylediklerimde ciddi olup olmadığını anlamak için yüzüme baktı, gülen yüzüme bakınca sırıttı “Kocam birkaç gündür biraz dalgındı, ben de bu dalgınlıktan yararlanıp yaramaz şeyler yaptım. Eşime söylemezseniz olur mu?” Az önceki gülüşümden cesaret almış gibi sinsice sırıtıp parmağını koluma sürttü. Onun böyle bir gülümsemesi olabileceğini bilemezdim, hayran hayran ona bakarken kolumu hafifçe çekiştirdi. Yere oturdum, bacaklarımı suya saldım. Bacaklarımın arasına girdi, kollarını bacaklarımda kavuşturup kafasını kollarına yasladı. Kapalı gözleriyle suda hafifçe süzülürken saçlarını sevdim “İşindeki problemi çözebildin mi?” Kapalı gözleriyle Yaren mırıldandığında ben de onay mırıltısı verdim. Benim onay sesimle gülümsemesi büyüdü, biraz daha yaklaştı. Hafif bir zıplamayla boynuma sarıldı, aynı anda belinden yakalayıp kucağıma çektim. Islak vücudu kuru sıcak tenime çarptığında ürpersem de sımsıkı belinden tutup kendime yasladım. Kolları omzumun üzerinde sarılmış haldeyken bu sefer de yanağını bana sürttü “Sevindim, iki üç gündür keyfin yok gibiydi. Yardımcı olabileceğim bir şey de olmayınca ben de üzüldüm.”

Belini okşarken yanımda getirdiğim ince örtüyü omuzlarını da örtecek şekilde üzerine serdim, göz kapağını öpüp burun kemerimi yanağına sürdüm “Seni de endişelendirdim, bunu sana bu gece vereceğim hizmetle telafi edebilir miyim hanımefendi?” Oyuncu sesimle karnını okşadığımda elime hafifçe vurdu, yanağımı sıkıp kafamı salladı “İstemem, sadece huzurlu bir uykumuz olsun yeter. Ama güzel bir akşam yemeğine hayır demem?” Kucağımdan kalkmak için hareketlense de izin vermedim, belinde duran tutuşumu arttırdım. Yerinden oynayamayan Yaren’in ardında kalanlarla göz teması kurdum. Uzun süredir Yaren’in çevresinde dolaşan erkeklere bakıp gülümsedim, Yaren’in çenesini kavradım parmağımı dudakları arasına geçirip hafif açılmasını sağladım. Dudaklarım dudaklarının üzerine kapanırken dilim ağzının içini doldurdu. Ani öpücüğümle gözlerini sımsıkı kapatan Yaren ellerini omuzlarımda yumruk yapıp nefes almayı bıraktı. Dilimi damağına sürttüğümde titredi, omuzları geriye düşerken sırtından destekledim. Gözlerim arkasında kalan iki adama döndüğünde ağzımı açıp bir kez daha dilini yakaladım. Öpücükte kaybolan Yaren birden kendine gelmiş gibi titredi, omuzlarımdan ittirmeye çalıştı. Doyduğumu hissettiğimde dudaklarımızı ayırdım, dudaklarımız arasında ağlaşan tükürüğü dilimle takip ettim dudaklarını yaladım. Omzuna çenemi koydum, vücuduna sarıldım “İki gündür seninle ilgilenmiyor gibi dursam da çevrende sana yanaşmaya hazır sinekleri fark etmediğimi mi sanıyorsun? Çevrende biraz dolaşmalarına göz yumdum diye yerlerini bilmiyorlar.” Bizi izleyen iki adama gülümseyerek Yaren’in belinde ellerim dolandı, boynunu öpüp ısırdım “Sen zaten onlara karşı ilgisizsin biliyorum ama ister istemez kıskanıyorum.. bir daha böyle şeyler giymesen olmaz mı?” Alnımı alnına sürüp sorduğumda omzumdaki elleri hafifçe bana vurdu “İki gündür sessizce dolanıp çevreye bakmanın sebebi bu muydu yani? Sen yanımda olmadığın sürece zaten bir şey yapmıyorum ki.. neyse.. bir daha böyle şeyleri.. yapma.”

Yüzünü omzuma saklarken mırıldandı. Ensesini öpüp kıkırdadım “Küstün mü yoksa sen? Bana bak bakayım, güzel yüzünü göreyim..” yanağına parmağımı vurup yüzünü göstermesi için sevimlilik yaptığımda oflayıp kafasını yana çevirdi “Aferin kızıma.. nasıl da uslu uslu söz dinliyorsun böyle.. acıktın mı? Uzun süredir havuzdayız artık yemek yeme vaktimiz gelmedi mi?” Havuza kucağımdayken girdiğimde kolları omuzlarıma dolandı, kucağımda onunla beraber şezlongumuza doğru yüzdüm “Acıkmadım ama deniz kısmına geçebilir miyiz? Havuzu sevsem de denizi daha çok seviyorum..” onu mermerin üzerine oturttum, saçlarımı elimle ıslatıp geriye yatırdım. Islak ince tülü boynuna sararken sorduğunda ona baktım. Bu kadar suda oynamak ona yetmemiş miydi? Çok takılmadım burnunun ucunu öpüp yanına çıktım “Tamam, ben kalan eşyaları alayım burada bekle. Terliklerini sana getirmeden hareket etme.”

Ayaklanıp hemen arkamızda kalan oturma yerlerine gelip eşyalarımızı toparladım. Ufak plaj çantasına tüm eşyalarımızı sıkıştırırken kendi terliğimi ayağıma geçirdim, Yaren’in terliğini de alıp arkasına geçtim. Terliği yanına bıraktığımda elinden destekleyip ayağa kalmasına yardım ettim. Hafifçe tuttuğum eline karşılık elimi sıkıca tuttu. Gülümsedi, elimdeki çantayı omzuna aldı “Gidelim mi?” Tatlı tatlı gülerken ben de gülümsedim yanağını öpüp kafamı salladım. Havuzun olduğu yerden yaklaşık 200 metre ötedeki plaja varmıştık. Yaren’in kolundan çantayı aldım, benden önce denize girmesini istedim. Çantayı bana bırakan Yaren başta tek başına girmek istemese de benim havluları serdiğimi görünce omzundaki tülü çıkarıp çantanın üzerine bıraktı. Ayağındaki terlikleri deniz ayakkabısıyla değiştirdi koşarak denize atladı. Onun çocuksu halini görünce gülümsedim. Şans eseri yanımızda olan yaşlı bir çift bana seslendi “Yavrum, eşyalarınızı bize bırakın sen de eşinle beraber gir. Baksana, kızcağız nasıl da hevesle seni bekliyor.” Teyze elimdeki çantayı alıp kendi eşyalarının arasına koyarken güldü. Yabancı birine eşyalarımı emanet etme kısmı beni şüpheye düşürse de yanındaki amca da gitmemi, eşimi çok bekletmemi söyleyince teşekkür edip yanlarından ayrıldım. Üstümdeki bol tişörtü çantaya sıkıştırdım, yalın ayak denize koştum. Suyun yüzeyinde uzanan Yaren’in yanına daldığımda rahatsız olmuş gibi bana bakıp yüzüne sıçrayan suyu sildi “Neden su sıçratarak yanıma geliyorsun ki ya..” saçlarını düzeltip gözlerini ovalarken gülüp ellerini tuttum “Böyle ovalamaya devam edersen canın yanacak yapma, hem sen bana yüz mü yapıyorsun bakayım?” Ellerini çekip yanağını tuttum, iki yana sallarken mırıldandım “Çok yüz yapar gibi bir halin de yok ama sanki birileri sıkılmış.. bakalım.. prensesi nasıl eğlendirebilirim..”

Yaren çenesini tutan elimden kurtulmaya çalışırken gülümsedim, denizin içine dalıp bacak arasına girdim. Beni izleyen Yaren ben bir anda bacak arasında kalkıp omuzlarıma oturmasını sağladığımda çığlık atıp kafama tutundu. Kahkaha atarken ayaklarını sırtıma destek yapıp bana kızdı “Aniden ne yapıyorsun böyle, ya belini incitirsen? Dur.. Eymen.. yapma!” Biraz derinlere gidip ayak tabanlarından tuttum. Destekleyip geriye doğru zıplarken omuzumdan aşağı attım. Suya fırlayan Yaren denizin içerisinden çıktığında saçları tamamen yüzüne yapışmış haldeydi. Haline bakıp gülerken dudaklarını büzdü, yüzüme büyük miktarda su atıp hızla denize daldı. Gözüme giren suyu biraz çıkardıktan sonra ben de peşi sıra suya dalıp beraber açıldık. Benden kurtulduğunu düşündüğü dakika ayak bileğinden yakaladım, telaşla suyu tekmelerken kendime çekip kollarına sarılıp su yüzüne çıktım. İkimiz de nefes nefese kaldığımızda gülümseyip durduk. Yüzümdeki suyu elleriyle silebildiği kadar silen Yaren geri geri yüzerken üzerimde uzanıyordu “Gözlerin kızaracak, ne demeye birden su savaşı yapmaya çalıştın ki?” Söylense de deniz suyunu elinden geldiğince gözlerimden uzaklaştırıp saçlarımı düzeltti. Belinden desteklediğim Yaren’in saçlarını elimle toparlayıp suya saldığımda gülümsedim “Birazcık eğlenmek istedim, suç mu? Hem sen de eğlenmedin mi? Bir dahakine Asu ve ailesiyle gelelim. Mert’i denizde boğarız.” Kıkırdayıp hain planımı anlatırken Yaren ayıplar gibi cıkladı “Küçücük çocukta travma bırakacaksın, gerçekten çok fena bir dayısın..” omuzlarımı silktiğimde gülümseyip yanağımı öptü. Ona kaşımı kaldırıp baktım, bu sefer de yanaklarımı sıkıp dudaklarımı büzmemi sağladı dudaklarıma öpücük bıraktığında şaşkınca ona baktım “Ne bakıyorsun? Çok sevimli duruyorsun ister istemez ben de seni öpmek istiyorum.”

Yaren kendini açıklarken kendimi ona bastırdım, imalı bir şekilde güldüm “Bu cesaretini gece de görebilsem keşke.. neden hep olur olmadık yerde cesurca bana adım atıyorsun?” Ona sürtünen alt bedenimle utanıp geri çekilmeye çalıştı “Çünkü aklın hep yanlış yerlere çalışıyor.. dur yapma, bir sürü insan var etrafta..” kalçasına ilerleyen elimi tutup söylediğinde ne yaptığımı bilmiyormuşum gibi davranıp dudaklarımı büzdüm “Ne olmuş yani? Bize bakan yok ve bizi tanıyan da yok. Boşversene..” çenesini öpüp yanağını ısırdım, ellerimin altındaki kalçasını sıkıp kendine bastırdığımda gözlerini kapatıp iç çekti “Yapma diyorum.. Eymen.. haah..” çaresiz bir iç çekmeden sonra beni oluruma bırakmıştı. Yanağına ve yüzünde rastgele noktara öpücük verip sıkıca sarıldım. Bir süre onu öpmeme izin verdi, daraldığında karnımın yanına hafifçe vurup kollarımdan kaçtı. Sol yanımı tutarken benden uzaklaşan kafasını izledim, bir an bana döndü sonra dilini çıkarıp son sürat yüzerek kaçmaya başladı. Onun bu haline gülüp arkasından takip ettim. Suda iyice yorulup çıktığımızda göğsünü tutup uzandı Yaren. Nefes nefese yere serdiğim havluya uzandığında güldüm, kendi havlumu üzerine serdim. Yanına oturduğumda ikimizin de yüzünde hafif bir gülümsemeyle denize bakıyorduk. Güneş artık yavaş yavaş alçalmış, ufuk çizgisi üzerinde kızıl bir ateş gibiydi. Yaren’in gözüne güneş gelmesin diye elimi siper yaptım, güzel yüzünü sevdim. Yüzünü okşadığımda mırıldanıp gözlerini yumdu “Maşallah, birbirinize çok yakışıyorsunuz.” eşyalarımızı emanet ettiğim teyze gülerken çantayı bana uzattı. Eşyalarımıza göz kulak oldukları için onlara teşekkür ederken Yaren doğruldu, konuyu bilmese de teşekkür etti. Teyze ve amca gülümsedi, bir şey olmadığını söyledi. Ayaklanırken Yaren’e bakan teyze hafifçe gülümsedi “İnşallah hep birbirinize böyle güzel gözlerle bakarsınız evladım, sevmek ne kadar zorsa sevilmekte bir o kadar zor. Allah sizi birbirinizin sevgisinden asla ayırmasın inşallah.” Teyze yavaşça Yaren’in yanına yaklaşıp omzunu sıvazladı, Yaren amin diyerek teşekkür ederken amca da benim sırtıma vurdu “Evlat bu hayatta yuvadan uçtuktan sonra kurduğun yuva en zor olandır. Eşine ve kendine dikkat et, sizin sizden başka ne biriniz ne de seveniniz olur. Bu dünyada artık sadece birbiriniz var, eşine dikkat et.” Ben de teşekkür ederken Yaren yaşlı çifte el salladı. Onu izlerken bana baktı, utanıp bana doğru eğildi. Omzuma yaslanıp bana döndü yüzü “Teyzenin ne dediğini anladım ama amcanın ne dediğini anlamadım. Ayıp olmamıştır dimi?”

Gözlerimi kırpıştırdığımda güldüm, yanağını sıkarken sırıttım “Anlamadıysan neden teşekkür ediyorsun salak şey. Belki sana küfür etti, küfür ettiği için teşekkür mü edeceksin?” Gülüşüme bozulmuş bir yüzle bakıp dudaklarını büzdü “Ne diyebilirim ki eskiden de böyleydim..” üzgün duran yüzüne baktığımda elini sıkıca tuttum, bir şey demeden gülümseyip geçiştirdim konuyu. Beraber ayaklandık, çevre hakkında konuşarak kaldığımız küçük eve doğru ilerledik. Benimle beraber banyo yapma fikrinden şiddetle karşı olan Yaren ben banyodan çıktıktan sonra girmişti. Kapısının önünde sızlansam da gidip kurulanıp giyinmemi istemişti. Acıklı bir tonda yalvarsam da karşılık alamayınca daha fazla direnmeden odaya geri döndüm. Kafamda ufak bir el havlusu ve bornozumla yatağa oturdum, saçlarımı rastgele havluyla silerek kurutmaya çalıştım. Uzamış saçlarımı düzgünce parmaklarımla tarayıp düzelttim, o anda telefonuma bir mesaj geldiğini gördüm. Bilinmeyen numaradan gelen mesaja tıkladığımda keyifle güldüm ‘bu şekilde benden kurtulabileceğini sanıyorsam yanılıyorsun. Beni tehdit etme şeklin çok adiceydi, bekle gör. Bunun acısını çıkaracağım.’ Alev’in tehdit mesajı öyle komik ve keyifliydi ki numarayı engelleyip mesajı silerken kahkaha attım. “En son ne zaman bu kadar keyifli hissettim acaba? Can’a her şekilde bunun geri ödemesini yapmam lazım..” yatakta keyifle uzanıp Yaren’in gelmesini bekledim. Bu işte hallolmuştu, artık daha rahat bir tatili hak etmiştim.

Üç gündür işle ilgili hiçbir şey takip etmiyor, işle ilgili de bana bildirilen hiçbir şey yoktu. Sadece bu iğrenç olay hakkında Can ile sürekli konuştuğumuzdan telefonda gereksiz birçok şey vardı. Can ile olan konuşmaları arşivledim, gelen diğer mesajlara baktım. Asu ve annem aile grubumuzdan yine fotoğraf mevzusunu açıp kafa ütülemişler gibiydi. Yaren’i gizlice çektiğim birkaç fotoğrafı ve ilk günü gittiğimiz yerde çekildiğimiz fotoğrafları aile grubuna attım. Mesajın iletilmesini beklerken dün şelale tarafında çektiğimiz fotoğraflara baktım. Akan suyun önünde rastgele bir yere bakan Yaren’in figürü çok hoşuma gidince ondan habersiz çekmiştim, üzerinde toz pembe bol bir uzun kollu üst onu tamamlayan koyu mavi dar bir pantolon giymişti. Boynuna rengarenk bir fular bağlamış dalgalı saçlarını azıcık toplayıp omuzlarına salmıştı. Gökyüzüne bakan profili hem çok sevimli hem de tapılası görünüyordu. Meraklı ve dikkatlice baktığında Yaren bana istediği her şeyi yaptıracak güçte oluyordu, gerçi onun bundan haberi yoktu ama önemli de değildi. Ekranda yemyeşil ormanın içerisindeki periyi andırıyordu. İster istemez ana ekranım yapmak istedim, ana ekranlardan birini Yaren’in fotoğrafını yaptım. Üst ekranı da çok sevdiği denize karşı sırtını vermiş halini yaptım. Bir anda yaptığım şeyle gurur duydum, birkaç kez ekran kilidini kurup açtım. Yaren’in fotoğrafını görmek beni mutlu etti. Telefonuma yağan aile grubu mesajlarına tıkladığımda herkesin çok beğendiğini gördüm.

‘vaayy Alanya’da böyle bir yer mi varmış?’

‘Maşallah ne de güzel gülümsemişsiniz’

‘Abi deniz sıcak mı hala?’

‘Bureaya değil sosyal medyaya da at!!!!!’

Asu’nun ünlemli yazım yanlışlı yazısına bakıp güldüm, içerisinden hiçbirini paylaşmaya elim varmıyordu. Ciddi bir düşünce haline büründüm, hangisini paylaşmalıyım diye galerimin altını üstünü getirmeye başladım.

Ben telefonuma gömülü haldeyken Yaren tamamen giyinmiş halde odaya geldi. Havluyu saçlarına sarmış, gözünde siyah yuvarlak bir gözlük vardı “Sen daha giyinmedin mi?” Bana şaşkınca bakıp konuştuğunda hayal kırıklığıyla ona baktım “Sen neden giyindin? Ben uyumak istemiyorum bu gece.” Sızlanırken Yaren’in yüzü kızardı giyinmem gereken şeyleri bana fırlattı “Giy üzerini… saçımı kurutup geliyorum.” Hafif çattığı kaşlarıyla odadan kaçarken elim ona uzandı ağzım açık kaldı. Umutsuz bir şekilde elim yatağa düşerken bir kez daha kendimi yatağın başlığına yasladım, elimi alnıma koydum “Bir türlü yanaşamıyorum… neyse artık, daha önümde boş bir sürü gün var.” İç çekip giyindim, bornozu karşımda duran koltuklardan birine fırlattım. Üzerime bir şey geçirmeden odadan çıktım. Saç kurutma makinesinin sesinin olduğu yere doğru yürüdüğümde laptop önünde rastgele saçlarını kurulayan Yaren’i buldum. Başka yöne odaklandığından kolunu hafifçe kaldırsa da saçının bir kısmına gelmiyordu.

Gülümseyip elinden kurutmayı aldığımda bana baktı, kaşları yine çatıldığında alnını parmağımla ittim, elimdeki kurutmayı kapattım “Hep kaşlarını çatarsan böyle kalacak, gevşet şu kaşlarını.. saçlarını ben kurularım. İşine bak sen.” Elimdeki salladığımda bir şey demeden önce yeniden makineyi çalıştırdım. Kafasını laptopa doğru çevirip saçlarına parmaklarımı daldırdım. Saç diplerini nazikçe okşayıp havalandırırken bir noktadan sonra işini bıraktı, hafif kafasını geri yatırıp gözlerini kapattı. Hizmetim belli ki onu memnun etmiş gibiydi, gülümsedim saçlarını hafifçe toparlayıp kurutma makinesinin önünde sallandırıp son kez kuruttum. Alnına öpücük koyup kurutmayı kenara bıraktığımda gözleri açıldı. Dudaklarında beliren hafif gülüşle arkadan ona sarıldım “İşin mi var? Çok sürer mi?” Kafasını önce evet diye salladı sonra hayır oldu “Gel yatakta uzanalım, sen de benimle oynarken yoruldun.” Yaren ayaklanıp laptopu tek eliyle kaldırdı. Boştaki eli elimi tuttu, beni yatağa sürükledi “Aaaa karım beni yatağa atıyor!” Göğsümü elimle örtüp dramatik bir hareket yaptığımda Yaren gülüp gözlerini devirdi. Sırıtırken beni yatağa iteklemesine izin verdim. Yatağın üzerine laptopu bıraktı, üzerime tırmandı, bacaklarımın arasına sırtını dönüp oturdu. Sırtını göğsüme yaslayıp iyice yerleştikten sonra üzerimize ince bir örtü aldı, kucağına da laptopu çekti. Kollarım omuzlarına sarılıp saçlarını öperken mırıldandı “Bunu yapamıyorum da.. bana yardım eder misin?” Merakla ekrana baktığımda bir tablo aktarımı olduğunu gördüm. “Ne kadar bilgisayar kullanmakla ilgili sorunum olmasa da ileri düzey excel bilgim yok. Sen biliyorsundur diye düşündüm..” kendini açıklarken yanağını öptüm biraz daha eğilip ekrana baktım “Hmmm buradaki formülü yanlış kullanmışsın..”

Yanlış olan kısmı düzelttiğimde başka bir hata daha fark edip onu da söyledim. Yüzü yavaş yavaş düşen hareket eden elleri yavaşça durdu. Ona baktığımda ekrana boş bir şekilde baktı, yanağını süpürdüm mırıldandım “Ne oldu?” Bana baktı sonra yeniden ekrana döndü “Sanırım bu işte yardımcı olmasam daha iyi olacak.. şimdiden bu kadar hata yaptıysam daha ne hatalar yaparım kim bilir..” şevki kırılmış gibi duruyordu, gözlerinde okunan hayal kırıklığına kıyamadım. Ellerini tutup laptopun üzerine koydum “Sana burada kullanılan formülleri söylerim, nasıl kullanacağını da anlatırım. Önce bir yaz sonra kontrol edeyim ne dersin?” Ona verdiğim öneriye hevesle karşılık vermesini beklerken sesi kısık çıktı “Olmaz.. sen yorulmuş olacaksın. Ben en iyisi bu konuda yapamayacağımı söyleyeyim.” ekranda bulunan her şeyi tam kapatacakken ellerini bir kez daha tuttum “Yaren, neden kaçıyorsun bu işten? Yardımcı olabilirim ve ne yorulması? Zaten tatildeyiz istediğimiz her şeyi yapabiliriz. Yarına erken kalkma zorunluluğumuz yok, unuttun mu?” Avuç içlerini okşarken sorduğumda kararsızca kafasını salladı “O zaman sana birkaç şey göstereyim.. bunları kontrol edebilirim. Bunları bilmiyor olman çok normal, bilgisayar alanında profesyonel eğitim almadan nereden bilebilirsin ki? Gel bak sana göstereyim…” daha fazla reddetmesine izin vermeden elindeki bilgileri nasıl işleyeceğini, gerekli bilgileri nasıl kullanabileceğini anlattım. Ufak notlar alırken örneklerle gösterdim, artık kendisinin yapmasını söylediğimde ellerimi bilgisayardan çekip omuzlarına sarıldım. İlk başta hala hata yapıyor olsa da ikinci üçüncü denemesinde artık hata sayısı minimal olmuştu. Yüzüne baktığımda yeniden güneş gibi ışıdığını fark ettim, yanağını ve şakağını öptüm “Komple bir çalışma kitabını yap bakalım, ben de biraz telefondan oyun oynayayım.” Yaren kafasını sallayıp önümden kalkmaya yeltenirken onu belinden tutup kalkmasını engelledim “ııh- senin yerin burası. Buradan kalkma, seni izliyor olacağım.” Ensesini öpüp güldüğümde ensesini okşadı “Rahatsız olacaksın ama..” gülerken geriye yaslandım, Yaren’in de üzerime yaslanmasını sağladım “Kim demiş onu? Yok böyle bir şey. Sen işine bak bakalım..” onu ikna edip işine dönmesini sağladım, doyasıya elimin altındaki tenini okşayıp öpüp durdum. Rahatsız olsa da bir şey demeden usluca duran Yaren’e bakıp gülümsedim daha fazla onu rahatsız etmemek için telefonumdaki online oyunlardan birine tıklayıp oynamaya başladım.

Ne kadar süre geçti bilmiyordum, birden irkildiğimde gözlerim karanlığa açıldı. Kollarım sıkıca Yaren’in omuzlarına sarılmış haldeydi, karanlıkta ortamı seçer gibi olduğumda Yaren’in üzerimde uyuyakaldığını gördüm, elleri ona sarılı kollarıma tutunmuş, kafası rahatsız bir şekilde eğilmişti. Gözlükleri burnundan kaymış Yaren nefes aldıkça kafası hareket ediyor gözlükte başıyla beraber hareket ediyordu. Kucağındaki laptop kapağı açık olsa da uyku modunda olduğu için ekranı kapanmış duruyordu. Kollarımı hafif gevşettiğimde Yaren huzursuzca mırıldandı, kollarıma daha sıkı tutundu. Uyanmaması için bir süre bekledim, sonra tek kolumu kurtardım. Kucağında duran laptopun kapağını kapatıp kenara kaldırdım, Yaren’in belinden hafifçe kaldırdım yatakta biraz daha kaydım. Onu üzerimdense yanıma çektiğimde gözleri aralandı “Uyandın mı?” Kısık tonda mırıldandığında gülümseyip gözünde asılı duran gözlüğü alıp laptobun üzerine bıraktım, alnını öpüp tekrardan sarıldım “Uyumaya devam et, sadece bilgisayarı kaldırdım..” mırıldandığımda gözlerini ovalayıp kafasını salladı, ona yeni yarattığım konfor alanında ellerini yüzüne doğru saklayıp bana döndü, üzerimizi ufak bir örtüyle örterken bacaklarımız karıştı. Karanlıkta saçlarını sevdim, uykumun yeniden gelmesini bekledim. Çok uzun beklememe kalmadan, tekrardan uykuya yenik düşmüştüm. Gözlerim kapalı elimle etrafı yokladım, Yaren’in sıcaklığını yatakta hissedemeyince gözlerim hafifçe açıldı. Üzerim sıkıca örtülmüş, odanın perdeleri de çekilmişti. Hafif açık bırakılmış perdeden güçlü gün ışığı sızıyor, yer yer tozları seçebiliyordum. Gözlerimi kırpıştırdığımda yatağın önünde bir kafa gördüm, Yaren laptopuyla yatağın önünde oturmuş parmakları hafif hafif klavyeye çarpıyordu. Bir şey demedim, arkasından izledim.

Yazdığı formüllerden biri bir türlü doğru işlem vermeyince iç çekti saçlarını tuttu “Siktir, bir bok yapamıyor muyum ben..” sinirli sayıkladığını duyduğumda şaşırmıştım. Onun ağzından şimdiye kadar asla küfür duymamıştım, elbette sinirlendiği zamanlarda kötü söz duyabilirdim ama küfür en son aklıma gelecek şeydi. Gözlerim şaşkınlıkla genişlerken telefonu titredi, yanında duran telefonu eline aldığında yine Kaan’dan bir mesaj olduğunu gördü. Gelen mesajı hızlıca okudu derin bir iç çekti. Merak beni ele geçirdi, hafifçe kafamı kaldırdım ‘Onca işimin arasında söylediklerini yapmaya çalışıyorum, beni sürekli rahatsız edersen mesaj attığın bu telefonu götüne sokarım. Zaten bir bok yapamıyor-‘ yazı yazan parmakları durdu ekrana baktı “Siktir ya.. ben ne yapıyorum.. sinirimi başkasından çıkaramam..” yazdığı yazıyı komple sildi bir kez daha derince nefes aldı. Yazı daha sadeleştirilmiş tehdit mesajına döndüğünde mesajı attı, ekranı kapatıp yan tarafına bıraktı. Tekrardan kendisine atılan belgelere bakan Yaren’in kafasına arkadan baktım ben cidden senin hakkında bir şey bilmiyorum.. içimden geçirirken hafifçe kolumu kaldırdım, gözlerimi ovalarmış gibi yaparken saçlarına dokundum. Dokunmamla bana dönen Yaren gözlüğünün üzerinde bana baktı. Laptopu yanına bıraktı, vücudunun yarısını bana döndürdü çenesini yatağa yaslayıp saçlarını severken tadını çıkardı “Günaydın canım. Neden burada oturuyorsun? Karşıdaki koltukta otursaydın ya.” yeni uyanmışım gibi hissettiren boğuk sesimle sorduğumda kafasında duran elimi tuttu. Yanağına kaydırıp avuç içimi öptü “Sana yakın olmak isterdim ama uyuyordun, yatakta oturursam rahat yatamayacağını düşündüm.. koltukta sana uzak hissettirdi yani şey..” düşüncelerini rastgele dile getirirken avuç içimde hareket eden dudaklarını okşadım. Doğruldum, alnının öptüm “Yanımda otur bundan sonra zaten ufak bir şeysin, varlığın beni rahatsız etmez.” Yatakta doğrulurken gerindim. Her hareketimi merakla takip eden Yaren’e bakıp gülümsedim. Yataktan kalktım, Yaren’in önünde dizlerimi kırdım. Bana ne oldu der gibi bakarken belinden yakaladım hızla ayağa kalktım. Telaşla sırtıma tutunduğunda hızlı adımlarla kapıya yöneldim “Demek ki beni özledin.. o zaman beraber yıkanalım.” Sözlerimle çırpınan Yaren ne yaparsa yapsın ellerimden kurtulamadı, beraber banyoya girerken isyan çığlığı evi inletti.

***Yetişkin içerik başlangıç***

Kaotik gizli olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Artık tatilimizin bitmesine çok az kalmıştı. Yaren ile beraber geçen 10 günün ardından Yaren ile ilgili birçok şey öğrenmiştim, bilmediğim onca şeyin olması bile en başından beri üzücüydü ama sorun etmedim. Birbirimizle zaman geçirdikçe rahatladığımızı fark ettim. Birçok fotoğraf çekildik, aile grubumuzun konusu biz olmuştuk. Dondurmasını yiyen Yaren, dalış yapmaya çalışan Yaren, küçük hayvanlarla oynayan Yaren gibi gibi birçok fotoğrafı artık galerimi dolduruyordu. Ekran resmime bakıp bakıp gülümsüyordum. Yatakta üzerimde gecenin yorgunluğuyla uzanan Yaren’in yanağını sevdim. Kaşları dokunuşumla çatıldı, kafasını çevirmeye çalıştı. Gülümsediğimde çıplak bedenini gezen ellerim baldırlarına ulaştı, iki yana açılmış bacaklarını severken kafamı eğip burnunu ısırdım. Isırdığım yeri okşayıp kaşları daha derin çatılan Yaren gözlerini açıp çevreye bakındı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi bir ifadeyle göz göze geldiğimizde kocaman sırıttım “Günaydın, biz uyandık. Sen de uyan artık..” bana ne söylediğimi anlamamış gibi bakarken göğsümden destek alıp doğruldu, aynı anda içimdeki penisim kasıldığında inleyip doğrulması yarıda kaldı. Ne olduğunu anlamamış gibi bana baktı sonra bacaklarını kavrayan ellerimi tuttu. Alt karnına doğru baktığında hala içinde olduğumu görünce şokla bana geri baktı “Nasıl- öhö öhö!” Hızlı konuşma çabası öksürükle kesildiğinde belini kavrayıp biraz öne çektim, içindeki kasılmayla kaşlarım hafif çatıldı sırtını sıvazlarken bu kadar şaşırmasına gülüp yanağını öpüp durdum “Bu şekilde uyuyakalmışız ama böylesi iyi olmamış mı? Sabah enerjisiyle bir kez daha yapabiliriz.”

Hafifçe kalçamı salladığımda acıyla inleyen Yaren göğüslerime bastırıp bana baktı. Kaşları hafif kalkmış, titreyen bacaklarından destek alıp aramıza mesafe koymaya çalışıyor gibiydi “Ya-yapma.. cidden uyanır uyanmaz bunu mu-mmh.. acıyor..” kalçamı o konuşurken çevirdiğimde kolları ve bacakları titredi, acı bir şekilde inlediğinde parmaklarımı yaladım. İyice ıslandığından emin olduğumda giriş kısmını okşadım. Sertleşen organı dokunmamla kasıldı, benim hareketime tepki verdi bacağını okşayan elim kalçasına kaydı sıkıp hafifçe vurdum. Her dokunuşumda inliyor titriyordu, onun bu halini görüp dudaklarımı ısırdım “İçine yeteri kadar boşaldığımı düşünüyorum, biraz hareket etmeye çalış, kendin de yapabilirsin.” Hafif tonda konuştuğumda titrediğini hissettim. Bana ıslak gözlerle baktı, hala hareket eden parmaklarımla sızlanıp durdu “O geceydi, sence bu şekilde hareket edebilir miyim?” Söylense de göğsümden destek alıp hafifçe kalçasını kaldırıp indirdiğinde deliği ve içindeki aletimin arasından katılaşmış fazla sıvılar taştı. Gözleri kapalı halde ufak ufak hareket etmeye çalışırken kızarmış şiş dudakları gözüme çarptı. Boynumu biraz kaldırdım, şişmiş alt dudağını yalayıp dudaklarım arasına aldım. Hafifçe çiğneyip çekiştirdiğimde hareket etmeyi bıraktı. Hafifçe ağzından nefes kaçtığında dudağını dişlerimin arasından kurtardı boynuma sıkıca sarıldı “Daha yapmayalım çok yoruldum.. aşağısı da acıyor..” onun sızlanmasını dinlerken gülümseyip boynunu ısırdım. Isırdığım yeri omzuyla saklamaya çalışırken bacaklarımdan destek alıp sertçe içine girdim. Kucağımda zıpladığında alt kısmımızdan çıkan sesle Yaren sıkıca boynuma yapıştı, boğazında bastırdığı sesi duydum “Kendini tutma, bırak güzel sesini duyayım..” kalçasını iki yandan kavradım, hareketlerimle eş zamanlı olarak kalçasını kaldırıp kendime çektim.

Her hareketimde üzerimden kaçmaya çalışan Yaren bir noktadan sonra tiz bir inlemeyle titredi, biraz bekledim titremesi azaldığında pozisyonumuzu değiştirdim daha az kasıldığı bir açı bulup yavaşça hareket ettim. Tek bacağını omzuma yerleştirdim, bacağını ısırırken giriş kısmını baş parmağımla sıvazladım. Hassas olan Yaren ona dokunmamla irkilip yaşlı gözlerini bana çevirdi. Gözleri kocaman, elleri elimi tutmaya çalışırken bacağını kaldırdım, girdiğim açıyı bir kez daha değiştirdiğimde daralmış kısmına doğru sertçe girdim. Alt karnına yakın bir kısmı karıştırdığımda bir kez daha acıyla inleyip boğazını gerdi, kurtulmak için sırtını geriye atıp benden kaçmaya çalıştı “Haah… beni böyle sıkarsan sikimi koparacaksın. İçin sıcacık.. Yaren..” eğildim, hafifçe inleyen dudaklarını hapsettim. Ağzımın içinde kaybolan sesi ve gözlerinden akan yaşlarla kollarını bana sardı, tırnakları sırtımı çizdi. Yavaş hareketim tempolu şekilde artarken iki bacağını kavradım, kalçasını bel hizama gelecek şekilde kaldırdım. Beli havalanan Yaren telaşla gözlerini açtı, omzumu ittirmeye çalıştı. Gözlerindeki telaşı görmeme rağmen dilini ısırıp çekiştirdim, sertçe içine girmeye başladım.

Her hareketimde ağzından dökülen inlemeleri dinleyip kendimden geçtim, kollarımda bir kez daha orgazm olurken durmadım. Eğilip şişmiş göğüs uçlarından birini dilim ve dişlerim arasına sıkıştırdım. İç çeken Yaren kafama sarılıp beni göğsüne bastırırken dudaklarını ısırıp sessiz olmaya çalıştı. Hızlanan hareketlerimle eş zamanlı, dilimle uğraştığım göğsünü emme sesiyle serbest bıraktığımda belini destekleyip kaldırdım. Bir elim belinde diğeri başının yanındaydı. Bir noktadan sonra geleceğimi hissettim, dizlerim üzerinde dururken belini yakaladım. Parmaklarım beyaz teninde kırmızı izler bırakırken karnı üzerinde ufak çıkıntıyla penisimin giriş çıkışını görebiliyordum “Yaren.. bazenleri aşırı zayıf olduğunu düşünüyorum..” elim ister istemez ufak çıkıntı yapan yere sürttü. İçinde şişen penisimin seğirdiğini hissettiğimde kuvvetle bir kez daha çarptım, geleceğimi hissettiğimde içine tamamen girdim. Belli bir noktadan sonra daha dar bir alana değdiğimi hissettim. Dokunduğum noktaya kendimi iyice bastırıp sürttüğümde Yaren acıyla çığlık atıp kollarımı çizdi. Bacakları başta kaçmak ister gibi sallandı sonrasında sıkıca belime sarıldı. Köküne kadar içinde olan penisimi sıkıca emen deliğine daha fazla dayanamayıp içimdekileri döktüğümde sırtı titredi. Boğazımdan kaçan ufak inlemeyle beline sarılıp omzunu ısırdım. Kasıklarıma bastırdığım bedeni kontrolsüzce titredi, daha fazla dayanamaz gibi kasılması yavaşladı. Kollarımda hareketsiz kalan Yaren boşalmamı bekledi, hafifçe titrerken içine iyice sürtündüm. İkimiz de sakinleştiğimizde tamamen içinden çıkmadan biraz geri çekildim. Nefes nefese hala hafifçe titreyen Yaren’in yüzünü sevdim, gözleri bayık halde yan tarafa bakıyordu yanağını öpüp penisimi içini kaşır gibi farklı noktalara vurup yavaşça hareket ettiğimde derince inledi “Daha.. yapma.. çok acıyor içim..” gözleri kırpıştı, yaşlar akarken bakmadan kabaca elini birleşme noktamıza götürdü, iki parmağının aralayıp iç dudaklarını okşarken penis köküme doğru ilerledi, kasıklarımdan ittirmeye çalıştı “Ne yaptın bilmiyorum ama.. çok yandı.. çıkar artık..” sesi çatlarken mırıldandı, çatılı kaşları hafif havalanıp ağlamaya devam ederken alt karnımı itip aletimi içinden çıkarmaya çalıştı.

Sızlanışlarını dinlerken gülümsedim, saçlarını öperken bir iki kez daha ileri geri hareket edip yavaşça çıktım içinden. Çıkmamla beraber penisimin ucu ikimizin sıvılarıyla parladı, kan kırmızısı deliği kasılıp meniyi dışarı attı. Saçını öpüp özür dilerken yüzünü sevip durdum, parmakları kızarmış vajina dudaklarına sürtündü, iki ince parmağı az önce çıktığım deliğine girip makas yapıp hafif araladı. Hareketiyle içinde daha fazla kalan menim sızdığında hafif bir pembelik fark ettim “Bir dakika Yaren.. bir bakabilir miyim?” Parmaklarını tutup çekmeye çalıştığımda elini alt kısmına siper edip bacaklarını kapattı “Bakma.. giit..” dudaklarını büzüp ağlarken elini nazikçe tuttum “Özür dilerim.. bana biraz bakmam için izin ver gideceğim..” yırtıldığından endişelendim, telaşla bakmak istesem de izin vermedi. İlk kez bu kadar karşı çıktığını görünce ben de üzüldüm, alnımı göğsüne yaslayıp belini okşadım “Yaren lütfen bakmama izin ver özür dilerim kendimi tutamadım.. affet beni hm?” Yüzümü sürtüp ona baktığımda hafifçe hıçkırdı, yine de başıma sarılıp yüzüme doğru yaklaştı. Burun kemerini yanağıma sürdü “Birazcık acıdı sadece, bir şey olduğunu düşünmüyorum bakmana gerek yok.. utanıyorum..” titreyen sesine karşılık yüzümü biraz kaldırdım, dudaklarına öpücük bıraktım “Benden utanmanı istemiyorum ama.. hadi gel, bakmam lazım..” sözlerimle gözlerini kaçırsa da kollarını gevşetti, doğrulmama izin verdi. İnce bileğini tutup hafifçe çektiğimde alt kısmını görebildim. Titreyen bacaklarını tek elimle okşayıp rahatlatmaya çalışırken parmaklarım deliğini yokladı. Biraz bacaklarını aralayıp baktığımda gerçekten de hafif bir pembelik olduğunu fark ettim “Canın hala yanıyor mu? Görünürde bir şey yok ama biraz kanamışsın gibi.. doktora gidelim mi? Bence gitmeliyiz..” telaşla konuşup kalkmaya yeltendiğimde kolumdan zayıfça tuttu kafasını iki yana salladı “Yırtılma değil de zorlama gibi hissediyorum.. başka bir şey o ne olduğunu tahmin edebiliyorum.. bir şey yok biraz dinleneyim geçer.. daha kanamayacak güven bana.” Yorgun çıkan sesiyle beni rahatlatmaya çalıştığını fark ettiğimde dudaklarım titredi, hafif nemli gözlerimle onu öpüp ensesini sevdim. Bir süre göğsüne yatıp dinlenmesi için zaman verdiğimde tekrar doğruldum, bacaklarının altından ve sırtından destekleyip kaldırdım “Seni yıkayayım eğer bir saate iyi olmazsan seni doktora götüreceğim. Anlaştık mı?” Omzundan tutup göğsüme bastırdığımda elleri enseme tırmandı, parmak uçlarıyla saçlarımı severken kafasını salladı “Tamam eğer hala iyi hissetmezsem söz veriyorum söyleyeceğim..” yorgun bir halde kafasını omzuma yasladığında pişmanlık deli gibi sardı bedenimi.

***Yetişkin içerik sonu***

Ilık suyun altında elimden geldiğince nazik bir şekilde yıkadım, her noktasını iyice suyla ve sabunla temizledim. Banyo lifiyle nazikçe kollarını ve bacaklarını köpürttüğümde gıdıklanır gibi zayıfça kıkırdayıp yıkamamı izledi. Ona bakıp gülümsediğimde yüzümü sevdi “Aklın yine saçma sapan şeylerle dolu bir şeyim yok dedim. Birkaç saate iyi olurum, Kıbrıs’a geçmek istediğini söylemiştin. Oraya gidelim mi?” Yaren ıslak saçlarımla oynayıp parmakları arasında döndürürken hafifçe sordu. Vücudunda kalan köpükleri suyla akıttığımda ona baktım “Hayır bugün dinlenelim, yarın gideriz. Bilet almadım ki daha..” bacak arasında kurumuş olan meniyi ve zevk sıvısını nazikçe okşayıp silerken iç bacağı titredi. Hala çok hassas olan yapıya bakıp yüzüm düştüğünde Yaren baktığım yeri kamufle etmek için elini uzattı “Bugün de gidebilirdik, zaten şunun şurasında kaç günümüz kaldı ki?” Çenemi tutan eli kendisine bakmamı sağlarken nazikçe güldü. Onun mahzun yüzüne bakıp çenemi tutan parmaklarının ucunu öptüm, dudaklarımı ilerlerip avuç içini de öptüm. Teninin hafif kokusunu suyun kokusundan ayırt edip koklarken suyla alt kısmını yıkamasına izin verdim “Bugünü saymazsak 2 günümüz daha var, hem bir daha izin alıp yine tatile çıkabiliriz. Neden bunu dert ediyorsun ki? Şirket bensiz de döner.” Yanağıma elini yaslayıp karşısında durdum. Çocuksu bir şekilde sızlandığımda gülümseyip göz kenarımı öptü “Ama orayı senden daha iyi yönetip işleri çözecek kimse yok. Ne kadar uzak durursan orası için o kadar kötü olur değil mi?” tatlı, beni kandıran sözleri doğru olduğu için canım sıkıldı, yüzüm düştü.

Yüzüme bakıp kıkırdayan Yaren elini şampuana uzattı. Ondan önce davranıp şişeyi kaptığımda yüzünü benim zıttı yönüme çevirdim. Küvetin içerisinde bana bakan Yaren’in omzunu öpüp küvetin kenarına oturdum, saçlarına biraz şampuan sıkıp boynunu geriye atmasını istedim. Saçlarına nazikçe masaj yapıp köpürttüğümde mırıldandım “Ben seninle vakit geçirmeyi daha çok sevdim.. bunu daha sık yapmak istesem sen istemez misin?” kısık bir sesle sorduğumda gözlerini açıp bana baktı. Çok kısık sesle konuştuğum için anlamadığını anladım, dudaklarımı gerip hızla eğildim. Yukarıdan dudağını öpüp biraz aşağı eğilip çenesini de öptüğümde gözlerini kapatmasını istedim “Birkaç ay sonra yine çıkalım. İkimiz de rahatlarız hem.” Bu sefer biraz daha yüksek sesle konuştuğumda memnun bir ifadeyle gülümseyip hafifçe kafasını salladı “Fena fikir değil, ikimizde işlerimizi halledip yine bir şeyler yapalım..” sözleriyle memnun oldum, daha sonra nereye gitmek istediğini sorup konuşurken sıcak suda vücudunu gevşetmesine izin verdim. Duşakabin kısmında kendimi yıkadım, belime bir havlu sarıp büyük havluyla Yaren’i sardım. Omzuma yaslanan Yaren tatlı bir iç çekip gözlerini kapattı. Yatak odasında perdelerin kapalı olduğunu hatırladım, koltuğa bıraktım. Bırakırken kalçasının altına başka bir havluyla destek sağlayıp oturmasını sağladım “Oda servisini arayıp buraya kahvaltı isteyeceğim. İstediğin bir şey var mı?” Kaşının biraz üzerini öpüp saçlarını havluyla nazikçe kurularken sordum. Hafif kapalı gözleri aralandı bana baktı “Seçtiğim bir şey yok ama patates kızartması istiyorum. Olur mu?” Koltuğun yanındaki prize saç kurutma makinasının fişini takıp gülümsedim “Neden olmasın? Saçlarını kurulayalım da istediğini alalım.”

Prev
Next

YOU MAY ALSO LIKE

xxlarge-328×500
That Lady’s Stalker (Novel)
Nisan 13, 2025
How_to_Turn_a_Kind_Savior_Into_an_Emperor-1
How to Turn a Kind Savior Into an Emperor
Ocak 25, 2025
violet-cover-333×500
Violet Zerotta’s Hasty Marriage
Temmuz 21, 2025
Portrait-of-An-Arrogant-Master
Portrait of An Arrogant Master
Temmuz 21, 2025

MANGA DISCUSSION

  • Dram (7)
  • Novel (4)
  • Romantik (4)
  • Romantizm (3)
  • Shoujo (8)
  • Smut (1)
  • Tarihi (3)
  • Webtoon (6)

    Sitemizde yapılan paylaşımlar orijinal serilerin reklamı niteliğinde olup yapılan tüm paylaşımlar gönüllü kişiler tarafından yapılmaktadır. Bu yüzden hiçbir ticari amaç yoktur. Sitemizde bulunan serilerin şirketinizin ve/veya şahsınızın yayın haklarını ihlal ettiğini düşünüyorsanız lütfen lithescan@gmail.com adresine mail atarak bildiriniz.

    Sign in

    Lost your password?

    ← Back to Lithescan

    Sign Up

    Register For This Site.

    Log in | Lost your password?

    ← Back to Lithescan

    Lost your password?

    Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

    ← Back to Lithescan

    Caution to under-aged viewers

    Confesser

    contains themes or scenes that may not be suitable for very young readers thus is blocked for their protection.

    Are you over 18?