Lithescan
  • Anasayfa
Serini Bul
Sign in Sign up
  • Anasayfa
Sign in Sign up
Prev
Novel Info

Confesser - Bölüm 11

  1. Home
  2. Confesser
  3. Bölüm 11
Prev
Novel Info

Arabayı valeye teslim edip Yaren’in koluma girmesini bekledim. Çok fazla geç kalmadan varmamız gereken yer gelmiştik. Etkinlik sahibi eski bir milletvekiliydi, evinde yapılan davete annemlerden ayrı bir şekilde geldiğimizden ikimiz de davetiyelerimizi gösterip bize gösterilen yöne doğru yürüdük. Yaren elbisesinin ucunu düzeltti, eli göğsünde derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Kolumda titreyen elinin üzerine elimi sardım eğilip yanağından öptüm “Gerilmene gerek yok güzelim, annemle Asu’nun yanında kalman yeter. Bir saat kadar kalıp çıkacağız zaten.. bir de sevmediğini bildiğimden önden söyleyeyim dağıtılan içeceklerin birçoğu alkollü. Sormadan alma olur mu?” Kafasını hızla salladığında kalabalık salona baktı “Hiçbir şey yapmama gerçekten gerek yok mu?” Yaren hafif bir telaşla sorduğunda gülümsedim elinin üzerini sevdim “İstersen Alper hocayı bulup benimle tanıştırabilirsin. Kaan ile yan yana görmeyeyim seni yoksa tüm işimi bırakır seni eve götürür odamızda sana uzun süre söylenirim. Haberin olsun.” Şaka yollu tehdidime gülüp gözlerini devirdi. Bir şey demeden salona adım attığımızda tüm gözler üzerimize döndü, herkes önce bana sonra Yaren’e bakıyordu.

Bir senedir evli olsak da evliliğimiz sosyetede olduğu gibi gürültülü ve şaşalı olmamıştı. İster istemez ailemi ve beni tanıyan birçok kişi evli olduğumu hala bilmiyordu. Salonun gürültüsü birden fısıltıların gürültüsüne dönmüştü. Kolumu hafifçe sıkan Yaren’in elini sıktım gülümsedim. Babamların olduğu masaya doğru ilerleyip duymazlıktan geldik. Bizim için rezerve edilmiş masaya vardığımızda annem ve Asu Yaren’in elbisesine şok olmuş halde bakarken Yağız ağzı açık kalmıştı. Gökhan ve babam da sonrasında bizi görüp gülümsedi, babasının kucağında oturan Mert bizi görünce hızla ayaklandı yanımıza koştu. Yaren’in elbisesini görünce duraklayan Mert birden Yaren’e baktı “Aynı bir prenses gibi..” hülyalı gözlerle mırıldanan Mert’in sesiyle hepimiz gülmeye başladık. Asu ve annem ortalarında bir sandalye bırakıp Yaren’i yanlarına çektiler, bense babamla Gökhan’ın yanına oturdum. Masa birden gelişimizle alevlenmişti “Kızım çok güzel olmuşsun birden gözlerime inanamadım..” Asu annemin sözlerini onaylarken Yağız araya girdi “Yaren abla çok güzel olmuşsun, cidden Mert’in dediği gibi prenseslere benziyorsun. Burada bizi anlamakla ilgili problem yaşamıyorsun değil mi?” Asu Yaren’in boynundaki inci kolyeye dikkatlice dokunurken kafasını salladı “Doğru bir şey olursa çekinme sakın! Vay canına.. cidden bahsettiğin gibi yüzüğün çok güzelmiş.. başta açıkça söyleyeyim çocuksu bir yüzük bekliyordum bahsettiğinde ama inanılmaz güzelmiş. Peki Eymen’in parmağında var mı?” Sorusuyla herkes bana baktığında sırıtıp sol elimi kaldırdım. Parlayan gümüş yüzüğü herkese gösterirken omuzlarımı silktim “Başı bağlı bir adamım ben ne demek yüzüğümü takmayacağım. Yaren benim için seçti.”

Gururla elimi sergilerken babam ve Gökhan güldü, annem Yaren’in sırtını sıvazlarken kafasını salladı “Ah canım, ne kadar da mutlusun öyle.. seninki hiçte güzel değilmiş. Yaren, başka hangi yüzükleri aldım demiştin? Bir ara ben de gideyim almaya.” Asu hevesle sorduğunda atladım “Hayır? Neden sen de alıyorsun? Sadece Yaren’e yakışabilecek yüzükler onlar senin şişko ellerine o yüzükler sığar mı sence?” Sözlerim vurması gereken noktayı vurmuştu, Asu hırsla elinin altında top halinde duran peçeteye fırlattı. Hepimiz gülüşürken sahne hareketlendi, salon ışığı biraz kısıldı. Hepimiz o yöne döndüğümüzde ev sahibini gördük. Kısa açılış konuşmasından sonra her aile ne kadar bağış yaptığını bizlere verilen zarflara yazarak görevlilere ilettik, kısa etkinliğin sonuna doğru ev sahibi bir kez daha göründü “Bugün buraya kadar gelen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Son günlerde toplumca yaşadığımız olumsuz olayların ardından böyle bir bağış etkinliği yapmayı uygun gördük. Yaptığınız bağışlar isimsiz bir şekilde kabul edilecek, karşılığıyla ilgili de size belgeleri gönderileceğinden emin olabilirsiniz. Bugün aslında özellikle birine teşekkür etmek istiyorum sayın Rahmi Bulut, benimle beraber bu etkinliği yönetip gerekli kişilere ulaşmama yardımcı olduğunuz için size sonsuz şükranımı sunuyorum.” babamın adıyla masamız hafif aydınlandı, gözler masamıza döndü. Babam hafifçe elini kaldırıp karşılık verirken salonda ufak bir alkış sesi yayıldı.
“Şimdi, ana etkinliğimizin bittiğini belirtmek isterim. İkramlarımızın tadını çıkarmanızı temenni ediyorum, tekrardan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. İyi akşamlar dilerim.” Ev sahibi de reverans yapıp sahneden çekilirken salon yeniden kalabalık seslere sahip oldu. Yemeklerimizi yedikten sonra farklı bir salonda kokteyl dağıtımı yapılacağı iletisi verildi, birçok kişi o salona doğru ilerledi. Babamla beraber ben ve Gökhan da ayaklandık “Yaren, sen annemlerle dur. Babam beni birkaç kişiyle tanıştıracağını söyledi. Bir saat veriyorum, sonrasında eve geçeriz olur mu?” Alnını öpüp söylediğimde gülümseyip kafasını salladı. Annem Yaren’in elini tutarken gülümsedi “Aklın kalmasın, onu tek başına bir yere yollamam.”

Babamlar giderken Yaren’e bir kez daha el sallayıp takip ettim. Karşı salona geçtiğimizde birçok insanın olduğunu gördük, babam hiç vakit kaybetmeden sırasıyla beni eski bakanlardan birkaçı, elektronik şirketi sahibi iki kişi ve en yakın arkadaşıyla tanıştırdı. Elimi sıkıp koluma vuran arkadaşı gülümsedi “Heyt be aslan olmuşsun. En son küçükken seni görmüştüm. Yurtdışı işlerimi devredecek biri bulamadığımdan Türkiye’ye gelmem seneleri buldu. Eee evlendin mi bakalım?” gülümseyip elimdeki yüzüğü hafifçe gösterdiğimde kafasını salladı “Tabiki de böyle yakışıklı ve başarılı bir adamın evlenmemesi garip olurdu. Bu arada Rahmi, buraya gelmeden önce Vehbiler beni aradılar. Bu etkinliğe onları sen davet etmişsin sanırım? Görüşmeden ayrılmayalım diye ısrar etti.” Adam babama döndüğünde nefes verip kafamı kaçırdım. Gözlerim Gökhan’a çarptığında son zamanlarda çok fazla ihale alan bir inşaat firması sahibiyle konuştuğunu fark ettim.

Kimseye bir şey demeden biraz ortamdan uzaklaşmaya çalıştım, kravatımı biraz gevşetip balkon yönüne ilerlerken biri omzumdan tuttu. Ele bakıp hafif geriye baktığımda Kaan’ın yüzünü gördüm. İkimiz de aynı anda birbirimizden nefret ettiğimizi gözlerimizle birbirimize ilettiğimizde derin bir nefes verdik. Saçlarını kabaca tarayan Kaan’ın elini omzumdan süpürür gibi ittiğimde bana dik dik baktı “Yaren nerede? Onu tek başına bırakmadın değil mi?” sorgulayan gözleri çevreyi tararken burnumu kaldırıp ona baktım “Elbette tek başına değil, annemlere emanet ettim ama bugün onu görmene izin verecek kadar gönlü bol değilim. Eşim bugün muazzam güzel olduğu için her şeyi siktir edip eve kapanmak istedim ama baksana.. maalesef isteklerim her zaman olmuyor.” sinir bozucu bir şekilde gülümsediğimde yüzünde iğrenen bir ifade belirdi. Kafasını çevirdi, iç çekti “Seni Alper hocayla tanıştıracağım. Davet listesinde ailenin ismini gördüğümde senin de geleceğini biliyordum. Müsait misin?” Kafamı usulca salladığımda beraber salonun dışına çıktık, davete geldiğimizde ilk oturduğumuz salonla kokteyl salonu arasında kalan koridorda da birçok insan vardı. Dağınık halde bulunan gruplar içerisinde kapıya yakın bir noktada ufak bir kalabalık vardı. Kaan’ın peşinden gittiğimde arkası dönük bir adama seslendi Kaan “Hocam, müsait misiniz?”

Adam Kaan’ın sesiyle arkasını döndüğünde gözlerimiz çarpıştı. Gri küllenmiş saçlarını ufak bir topuzla sabitlemiş, yaşını belli etmeyen bir canlılığa sahip bir yüz beni karşılamıştı. Adam önce Kaan’a sonra bana baktığında şaşırmış gibi hafifçe mırıldandın, yanında duran kişilerden özür dileyip bize döndüğünde karşımda durdu. Kaan ile aynı boyda olan adam benden yaklaşık bir baş kadar kısaydı, elini uzattığında karşılık verip tuttum güçlü bir tutuşla karşılığımı aldım “Merhaba ben Alper Eröz. Sizinle daha sakin bir yerde tanışmayı çok isterdim.” Kafamı iki yana sallarken elini salladım “Merak etmeyin, en kısa zamanda kliniğinizi eşimle ziyaret edeceğim.” Birbirimize gülümserken Alper, Kaan’a döndü “Kaancım sen başhekimle görüşmeye devam edebilir misin? Son projemiz hakkında bilgi veriyordum. Kısa bir süre sonra aranıza katılacağım. Eymen bey, biraz daha sessiz bir yere geçelim mi?” Kaanla beraber bizlere söylenenleri onaylarken doktoru takip ettim. Evden dışarı çıktığımızda ceketinden bir sigara paketi çıkardı bana paketi uzattı “İçer misin?” Olumsuz anlamda kafamı salladığımda gülümseyip o da kafasını salladı. Sigarasını yakıp derin bir nefes aldıktan sonra usulca bıraktı “Nasılsınız, umarım her şey yolundadır.” konuşmayı başlatmasıyla doktora baktım “İyiyiz, sizi sormalıyız.” Teşekkür edip kafasını salladığında bana baktı. Babacan bakışları yüzümü tararken mırıldandı “Beklediğimden daha yumuşak bir yüze sahipsin. Geçen gün sanırım beklenmeyen bir olay yaşanmış, Kaan biraz bahsetti ama olayı senden duymak istiyorum.”

Doktorun gözlerine baktım, iç çektim “Bana her şeyi anlatacaksanız anlatırım. Kaandan öğrendiğim yarım yamalak bilgilerle Yaren’e yeteri kadar destek olamıyorum.” Bir süre yüzüme bakan doktor sigarayı bir kez daha derince içine çekti kafasını salladı. “Bu ortamda anlatmayı sevmiyorum ama emin olabilirsin ki Kaan bile bazı şeyleri bilmiyor ve.. Yaren’in bilgisi olmadan sana anlatamam. Bu, hasta mahremiyetine uygun olmaz. Birkaç küçük noktaya değinebilirim ama..” sigarayı bitirip yanındaki sigaralığa bastırıp attı. Ağzına ufak bir şeker atıp konuşmaya devam etti “Yaren’in bir kez değil, defalarca kez intihar etmesi onunla ilgili paylaşabileceğim en önemli nokta. Anne babasını kaybettiği kazadan sonra yaşama hevesi hiçbir zaman olmadı, kendini çıkmazda hissettiği her an intiharı denedi. Bu birçok kez çevresindeki insanlar tarafından fark edilip engellendiği için artık intihar etmemeyi tercih ediyor. Herhangi bir boşluk bulduğu anda yeniden deneyeceğinden emin olabilirsin.” Birbirimize bakarken ellerimi sıktım. Eğer böyle bir şey doğru olsaydı benim olmadığım o iki aylık süreçte kesinlikle yapardı.. ne Kaan’ın ne de bu doktorun sözlerine güvenemedim, kollarımı kavuşturup kaşlarımı çattım “Bunun çok olası olduğunu düşünmüyorum… daha önce intihar etmişse bir yerinde izi falan olurdu, Yaren’in vücudu tertemiz. Herhangi bir iz yok.” Doktor acı bir şekilde güldü kafasını salladı “Zehir içtiğinde vücudunda gözle görülür değişikliklere rastlayamazsın. İçebildiği tüm ilaçları denedi, tüketmemesi gereken çoğu şeyi tüketti. Birkaç kez yüksek bir yerden atlamaya da çalıştı fakat duyarlı vatandaşlar durumu fark edip onu kurtardı. Defalarca kez denese de ölmeyince sadece sıkıldı.” Bir sigara daha çıkardı cebinden, ağzında tutup yaktı “Sırtında hiç pürüz hissettin mi? Ya da bacaklarının içinde?” sorduğu soruyla buz gibi bir ifadeyle ona baktım. Bakışlarımı takip eden sessizlikte iç çekti “Bunu söylemem ne kadar doğru kestiremiyorum ama sırf cumartesi günü yaşadığın olaydan ötürü anlatacağım. Yaren annesi babası öldükten sonra akrabaları arasında birkaç sene kaldı, bunu Kaan sana söyledi mi?” Başımı salladım bu sözlerine ekledim “Onlarda da kaldığını hatta uzun bir süre konuşmadan sadece işaret dili kullandığını söylemişti.”

Alper beyin elindeki sigara yanmaya devam etti, aramıza sızan dumandan birbirimize baktık “Yaren’in akrabaları kıza şiddet uyguluyordu. Bunu ilk Kaan’ın annesi fark etmişti.” Sözleriyle dondum, şaşkınca adama baktım “Başlarda ufak tefek yaralar fark ediyorduk ama bu durum dozu artan şiddete dönmüştü. Kaan’ların evine taşınana kadarki bir senede Yaren’in vücudunda asla kalıcı yaralar olmadı ama.. son kez halasında kalırken bayılana kadar dövülmüş halde bulundu. Bu, sadece dayakla mı sınırlı kaldı bilmemekle beraber Yaren’in toplum içerisine dahil olması çok uzun zaman aldı. Kaan ve ailesi sayesinde şu an burada.” İçilmeyen sigara kendi kendine bitip külleri yere saçıldığında duyduklarıma inanmak istemedim. Kulaklarım uğulduyor, bunu ona nasıl yaptıklarını düşünüyordum. Başımın döndüğünü hissettiğimde başımı tutup yere baktım.
Soluklanma süresi boyunca oluşan sessizlikte çatlak bir sesle sordum “Başka bir şey derken… yok hayır, bu umrumda bile değil ama.. kimseye dokunamaması daha doğrusu.. aşırı duyarlı olma sebebi..” kekelerken Alper bey yavaşça başını salladı “Tedavi süreci boyunca gözlemlediğim küçük çocuğun ilk kez birine içten bir şekilde dokunup iletişime geçmesine şok olmuştum. Yaren, sadece sana güveniyor derken bu öyle havadan söylediğim bir şey değildi. Tam manasıyla sana güveniyor. Yaren’in sana hiçbir şey anlatmayacağını biliyordum. Sadece.. ona karşı biraz daha anlayışlı olmanı istiyorum senden ve.. lütfen onu dikkatli izle. Herhangi bir olay zorla bastırılmış bu geçmişi çok hızlı bir şekilde ortaya çıkarıp en başa dönmemize sebep olabilir.” Kolumu tutup sıkarken ona çaresiz gözlerle baktım. Kavgamızın olduğu o gün zorlamam aklıma geldi, her boku yemiş olmak beni yüzsüz biri yapar diye düşünüyordum ama bu durum beni yıkmıştı. Olduğum yerde savrulurken Yaren’e farkında olmayarak yaptığım şeyler aklıma geldi, kendimden iğrendim. Gözlerimin yandığını hissederken doktor bu durumun başka bir şeyden dolayı olduğunu düşünüp kolumu sıvazladı “Yaren’in yaşadıklarının sadece ufak bir kısmını anlatmayı kendime sınır biliyorum. Kendisini sana zamanla açmasını umuyorum, en kısa zamanda beni ziyaret edin olur mu?” Kafam otomatik bir şekilde sallanırken Alper gülümsedi “İçeri geçelim mi?” Beni tekrar içeri sürüklerken kendimden geçmiş gibiydim. Aklındaki soruları soramadan öğrendiğim bu azıcık bilgi bana tokat gibi çarpmıştı. Yavaşça merdivenleri tırmandım, yeniden binanın holüne girdim. Kaan önceki bıraktığımız noktadan bir yere dikkatle bakıyordu, kafamı çevirdiğimde Yaren’in yanında duran kızıl saçlı kadını gördüm. Gözlerim titredi, gördüğüm kişinin yanlış kişi olmasını diledim. Yavaş başlayan adımlarım hızlandığında Yaren’in kulağına eğilip güldü Alev. Ela gözleri bana döndüğünde yüzünde zevk alan bir ifade vardı, Yaren ise yanında kanı çekilmiş gibi sessizce duruyordu. Ben onlara varamadan Kaan araya girmiş, Yaren’in kolunu tutup çekiştirmeye başlamıştı. Alper de telaşla Yaren’in yanına ilerlerken Alev’in yanına vardım. Yüzündeki zafer gülüşü onu dövme isteğimi azdırsa da dişlerimi sıkıp kolundan kavradım, kendimle beraber daha tenha bir yere sürükledim.

Boş bir koridorda duvara fırlattığımda sırtını çarptı, hafifçe nefes verdiğinde duvara vurup yüzümü acıdan buruşmuş yüzüne eğdim “Ölmek mi istiyorsun? Yaren’in yanına neden geldin?” Çenemi sıkıp sorduğumda sırıttı, saçlarını düzeltirken omuzlarını silkti “Sadece benim yerimi alan kadının kim olduğunu görmek istedim. Hem, henüz bir şey yapmadım. Ama hakkını vermeliyim Eymen, böylesine uysal bir kadın bulmak zor olmuştur. Nasıl ikna ettin? Ne kadar para verdin ona? Babanın senin kimlerle sikiştiğini, kimleri az kalsın hamile bırakacağından haberi var mı?” Sözleri bitmeden elim boynuna uzandı, tüm gücümle sıkıp duvara bastırdım. Boynuna dolanan elimi tırnaklarken güldü “Güç gösterisi yapmak hoşuna gidiyor, asla birini sevmedin bile.. o kızın sadece kabusu olacaksın.. seninle tanıştığı güne lanet edecek.. onu sen mahvedeceksin..” elimin altında çırpınsa da öksürüp hala laf yetiştirmeye çalışmasına katlanamadım. Biraz daha güç uygularsam elimin altındaki boynunu kolaylıkla kırabileceğimi bilmek beni birden iyi hissettirdi, elimdeki baskı artarken arkamdan biri beni tutup çekti “Seni iki dakika başıboş bırakamam mı!” Can bağırıp beni Alevden ayırırken Yağız da araya girip beni çekmişti. İkisinin kollarından kurtulmaya çalışırken Alev boynunu sıvazlayıp bana baktı “Bizi ilk gördüğünde Yaren’in yanına gitmektense benim yanıma gelmen bile bir kanıt. Sen Yaren’i sevmiyorsun, sana verdiği güveni seviyorsun. Bencil bir insansın, senin bencilliğinin bedelini o kız çekecek.” Kahkaha atarken duvara yaslandı. Dağılmış saçlarını biraz toparlayıp omuzlarını dikleştirdi “Bana geri dönüşünü zevkle bekleyeceğim Eymen. Tehdit ederken her şeyin bittiğini sandın ama boş bir umuttu, beni bir kenara atmanın karşılığını o kızdan çıkaracağım.” Elim bir anlık Yağız’ın tutuşunda kurtuldu, aynı anda bulunduğumuz yerde büyük bir ses yankılandı. Elim ayarsızca Alev’in yanağına çarptığında tokatın etkisiyle geriye sendeledi Alev. Gözleri kocaman bana bakarken sinirden burnumdan soluyordum “Hodri meydan. Yaren’e dokunmanın cezası sadede bir tokatla sınırlı kalacağını sanıyorsan yanılıyorsun. O pis, hastalıklı ellerini Yarenden uzak tutacaksın!”

Birbirimize nefretle bakarken gözleri kısıldı, bir şeyler mırıldandı ama daha fazla bir şey demeden gitti. Can ve Yağız Alev gittikten sonra beni bıraktılar “Neler oluyor? Neden Alev burada?” Can şaşkınlıkla sorarken Yağız bana bakıp kaşlarını çattı “Abi o kadın kimdi?” Kardeşimin gözlerindeki ayıplamayı görsem de ağzım açılmadı, yüzümü sıvazlayıp mırıldandım “Yaren.. Yaren nerede?” Aklım başıma yavaş yavaş gelirken Alev’in sözleri zihnimde yankılandı ‘nasıl önce Yaren’in yanına gitmem.. vicdan azabı mı bu?’ Kalbim sıkışırken ara koridordan çıkıp salona ilerledim. Gözlerim Yaren’i ararken kalabalığın fısıldamasını önemsemedim. İki salonda da göremediğim Yaren’i çevreme soramazdım. Arkamdan gelen Can’a bir kez daha sorduğumda kafasını iki yana salladı “Sen o kadınla konuşurken Rahmi bey Alev’in babasıyla birden tartışmaya girdi. Ortalık birden karışınca Yaren’i sadece anlık olarak bir adam ve Kaan’la beraber gördüm.” Alper olduğunu düşündüğüm ikinci kişinin varlığı birden kafamı rahatlatınca babama doğru ilerledim. Çevresinde annem ve Asu ona su ve kolonya verirken söyleniyordu. Kafalar bana döndüğünde babamın keskin bakışları bana kaydı. Kaşları çatık haldeydi, bir şey diyemedi. Annem ve Asu da şaşkınca bize bakarken babam bana bakmadan konuştu “O orospu çocuğunun dediklerine inanmıyorum ama… o kıza yazık değil miydi? Yazıklar olsun sana..” yüzünü silerken anneme çaresiz gözlerle baktım “Yaren nerede?”

Sesim beklediğimden daha kısık çıktığında onlar da bilmediğini söyledi “Biz eve gideceğiz. Yaren’i bulup yanıma gelin.” Babam ayaklanırken yanında duran arkadaşları babamı rahatlatmak için bir şeyler söylüyordu, ev sahibi ise olanlardan dolayı özür diledi “Aslında aile olarak davetli listesinde olmayan bir aileydi. Sizin isminizi verdiklerinde tanıdığınız biri olduğunu düşünüp ek bir izinle içeri almıştık. Çok üzgünüz, böyle bir şey olmasını beklemezdik.” Adam iki büklüm konuşurken babam sertçe başını salladı “Onlarla en az 10 seneli husumetimiz var. Her açığımızda bize saldıracak bir şeyler bulmaya çalışırlar. Asıl ben özür dilerim, böyle tatsız bir olaya şahit oldunuz..” babam özür dilediğinde ben geri geri yürüdüm, kapıya doğru koştum. Alev belli ki kendi düzenlediği fotoğrafları çevreye göstermişti, çok umurunda değildi ama bunu en azından Yaren duysun istememiştim. Dudaklarımı ısırırken dışarı çıktım, arabaların arasından geçerken bir çığlık sesi duydum. Kafam sol yana döndüğünde Alev’in birinin elini tutup sıktığını gördüm. Bedenim zihnimden önde çalıştı, o yöne koştum. Yaklaştıkça ağlayan sesle gülme sesi karıştı “..aslında ikiniz tencere kapak misali birbirinizi bulmuşsunuz. Ailesi tarafından dışlanan, sağır ve tecavüze uğramış seni anca o jigolo Eymen alırdı. Ne o? Benim bilmeme şaşırdın mı? Azıcık araştırmayla senin gibi bir fakirin bilgilerine ulaşamayacağımı mı sandın? Benden çaldığını bana vereceksin. Bacaklarını açtığın kişinin kime ait olduğunu bilmiyordun tabi..” ardından gelen tokat sesiyle gözlerim genişledi. Yaren’in yüzü yana döndüğünde sayıklayıp elini kurtarmaya çalışıyordu. Alev ise keyifle gülerek bir kez daha tokat atmıştı.

Ensesinden tutup geriye çektim, Yarenden ayırdığım Alev yere düşerken yanımıza birileri geliyordu. Başı eğik halde duran Yaren’in yüzüne titreyen elim uzandığında bedeni hızla geri çekildi, korku dolu gözlerle bana baktı. Dudağından sızan kan ve kızarmış yüzle önce bana baktı, sonra yüzünü saklayıp kafasını iki yana sallayıp özür sayıklamaya başladı “Yaren! Kendine gel!” Kaan’ın sesini duyduğumda Yaren’in ellerini tutup kaldırmaya çalıştığını fark ettim. Çığlık atan Yaren dizleri üzerine çöküp kurtulmaya çalışırken Alper geldi, durumun şokuyla sadece ağlayıp kaçmaya çalışan Yaren’e bakarken arkamdan gelen kahkaha sesiyle kafamı çevirdim. Saf bir mutlulukla Yaren’i izleyen Alev’in gözleri bana döndü “Senin tatlı eşin de senden farksız değilmiş?” Sinir gözlerimi kararttığında yumruğumu yerde duran Alev’e uzatmıştım. Kollarımın altından çekilip uzaklaştırıldığımda yumruğum hedeflediğim noktaya varmadı, sinirle bağırıp kendimi kurtarmaya çalıştım. Beni geri çeken Kaan göğsümden daha da sıkı tutup geri çekti “Kendine gel, bu yaptığın sadece bu kadının eline koz vermek olur! Yaren seni her şekilde kabul etti, şu an endişelenmen gereken tek şey Yaren, onu al git. Ben hallederim burayı..” Kaan yalvarır gibi konuştuğunda kafamda sadece Alev’i öldürmek vardı. Hırsla vücudumu salladığımda Kaan bir kez daha bana seslendi “Eymen! Yaren’i al git burdan!” Sözleriyle durdum, tekrar Yaren’e baktım. Doktoru Alper Yaren’in ellerini tutup fazla çırpınmasını engellerken konuşmaya çalışıyor, Yaren sadece korkuyla ağlayıp kafasını sallıyordu “Şu an onu buradan çıkarmazsan ve sakinleştirmezsen bu kaşarın yarattığı beladan daha kötü şeyler olabilir. Lütfen..” Kaan beni tutarken mırıldandığında kollarım indi, beni tutan kollar da indiğinde Yaren’in önünde diz çöktüm, vücudunu kendi göğsümde saklamak ister gibi sıkıca sarıldım. Bir süre daha kollarımda çırpınırken arkamdan Alev’in bağırmasını duydum “O kızın en büyük hatası sen olacaksın! Asla sevmedin, onu sadece kullanıyorsun! Göreceksin, beni terk etmenin bedelini sana ödeteceğim.”

Sesi arkamda azalırken hala kollarımda ağlayan Yaren’i sıkıca sardım “Bir şey yok.. bir şey yok… geçti.. hepsi bir rüya..” Yaren’in başında sayıklarken histerikli ağlamasının azaldığını, hafif iç çekişlerle Yaren’in gücünün azaldığını hissettim. Bir süre sonra vücudundaki tüm gücü kollarıma bıraktığını fark edip hızla geri çekildim. Kapalı gözleri omzumdan koluma düşerken dudaklarında kurumuş olan kana baktım “Yaren… yaren? Yaren!” Ne kadar seslensem de hareket etmeyince korkuyla sarstım, elim çenesine uzanıp hızla parmaklarım ağzına girdi. Dilinin normal olduğunu fark ettiğimde olduğum yere oturup kollarımdaki vücudu kendime bastırdım. Saçlarına yüzümü gömdüm, bunun neden başımıza geldiğini düşünmeye başladım. Alev’in senelerdir bana takıntısı olduğunu bile bile nasıl ilk ben konuşmuşum onunla.. bu hataya nasıl düşmüştüm.. “Allah kahretsin! Hepsini öldüreceğim..” Yaren’in vücuduna sarılıp iyice kendime çekerken yemin eder gibi kendi kendime konuştum. Bir süre Yaren’in titrek nefeslerini dinledim, arkamdan ayak sesi geldiğinde kafamı hafifçe yana döndürdüm. Alper arkamdan dolanıp önüme geldiğinde iç çekip dizlerini kırdı “Yaren’in kişisel bilgilerini kim sattı bilmiyorum ama.. böyle bir durumda bunlar ortaya çıkmamalıydı.” dikkatlice Yaren’in kollarından birini tutup kaldırdı. Gözlerim koluna kaydığında kollarında da yer yer kanlı tırnak izlerinin olduğunu gördüm “Bugünden sonra dikkat etmen gereken daha büyük bir problem var.. beraber eczaneye gidelim, Yaren’in kullanması gerekecek birkaç ilaç almamız lazım.” Kolunda kalan izlere üzgün bir yüzle bakarken ayaklandı. Yukarıda kalan profiline baktığımda ağzımı açtım “O kadının dedikleri.. doğru mu?” Çatlayan sesime rağmen sorduğumda Alper’in yüzünde acı verici bir ifade belirdi “Doğruysa eğer.. sen de Yaren’i terk edecek misin?”

Kocaman gözlerle ona bakıp sadece kafamı iki yana sallayabildim. Ben nasıl Yaren’i terk edebilirdim ki? Sessizliği kabullenip kucağımda Yarenle ayağa kalktığımda bana arabasını işaret etti “İçeride büyük bir kargaşa var, dışarıdaki paparazziler de çekim için dışarıda duruyor. Arabamın camları filmli, arkaya atla hızla gidelim.” SUV’un arka kapısını açıp telefonla birini aradı “Kaan biz önden çıkıyoruz. Sana atacağım konuma gel.” Arabaya bindiğimde kapıyı kapatıp hızla şoför koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırıp yola çıktığında dediği gibi dışarısı çok kalabalıktı, tanıdık bir yüze rastlamayan kameramanlar bir şey yapmadan çekilmişlerdi. Ana caddeye çıktığında kucağımda sardığım Yaren’in vücuduna ceketimi serip telefonumu elime aldım. Can’dan gelen mesajlar pekte iç açıcı değildi, Alev’in ailesi asılsız bir söylenti yayıp şu an bize açıkça saldırıyorlardı. Yaren’i daha önce bilmeyen insanlar bile şu an hakkında bir şeyler yazıp duruyordu. Dudaklarımı endişeyle kemirirken kollarımda yatan Yaren inleyerek kıvrandı, gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bir kez daha sarılıp kulağına iyi şeyler fısıldarken Alperle dikiz aynasından bakıştık “Yaren’in en büyük korkusu bu olayların birileri tarafından öğrenilmesiydi..” iç geçirir gibi mırıldandığında sordum “Bu olayları.. kaç kişi biliyor?” Alper arabayı sola kırarken saydı “Ben, sen, Kaan’ın annesi babası ve… artık o kadın.. bu bilgileri sadede hastane verisi üzerinde kaydetmiştik. O da olası atak halinde hasta öyküsüne ulaşılsın diyeydi. Ama o veri bile benim iznim olmadan açılamazdı. Yetkisiz giriş olsaydı bu sefer de benim haberim olurdu..” rahatsız bir şekilde mırıldandı “Kim neden böyle bir şey yapsın ki? Haah… kollarının halini görüyorsun değil mi?”

Kollarını tek kolumla sarıp sağ elini tutup kaldırdım. Kolları kıpkırmızı derisi soyulmuştu. Kaşlarım çatıldığında devam etti “Yaren kendine farklı şekillerde çok zarar verdi, ama genelde bunu görünmeyen yerlerine yapardı. Anlık şokla yaptığı bir şey. Şey… sebebini sorduğumuzda her defasında kendisinin kirli olduğunu düşündüğünü söylüyordu.” Elini severken koluna sonra yüzüne bir kez daha baktım. Dudakları titriyordu, üşüyor muydu yoksa korkusundan mı titriyordu emin olamadım ama onu ısıtmak için kollarını sıvazlayıp ellerini sevdim “Şimdiye kadar hiç böyle bir şey görmemiştim. Yaren’e açıkça onu aldattığımı söylediğimde bile hiçbir tepki vermemişti. Hangi tepkisinden daha çok korkmam lazım artık onu bile bilmiyorum.” Saçlarını öpüp gözlerinin kenarını süpürdüm “Açıkça söylemek gerekirse.. Yaren birini öldürmüş olsa bile asla onu bırakmam. Son bir ayda bunu daha iyi anladım. Beni kendi ailem bile Yaren’in sevdiği kadar sevmedi bu sevgiye ihanet edemem.” Alper’in gözlerinin üzerimde olduğunu hissetsem de bir şey demedim. Sessizlik içerisinde geçen 10 dakikanın sonunda bir eczane önünde durduk. Dörtlüleri yaktıktan sonra bana baktı, yüzümü tarayan gözleri Yaren’e değdiğinde derin bir iç çekti “Yaren.. amcası tarafından bir dizi tecavüz zincirine kurban oldu. Sana öncesinde de darp edildiğini söylemiştim hatırlıyorsun değil mi? Aslında.. Yaren konuşmak istemiyor değildi, ilk başlarda emin olamamıştım ama Yaren cidden çok zeki bir kız. Ailesinin ölümünden sonra üzerine büyük bir miras kalmıştı. Babasının birkaç kardeşi vardı ama bir tanesi uyuşturucu bağımlısıydı, amcası Adil. Kanunen aile bireyleri öldüğünde çocuğun bakım hakkı yakın akrabalara geçerdi. Adil Yaren’in teyzelerini ve halasını tehdit ederek tüm mirası alma peşindeydi Yaren bunu akrabalarına anlatmaya çalışmıştı ama hiçbiri ona inanmayıp çocuk olduğu için bilmeden konuştuğunu söylemişlerdi. Yaren ise bunu kanıtlamak için aniden işitme kaybı normalden daha fazla varmış gibi davranıp konuşmayı bile unutmuş bir kızmış gibi davrandı.”

Uzanıp Yaren’in üzerindeki ceketi biraz daha boynuna kadar çekti “Dede anneanne ya da babaannesi olsaydı, acaba bu kadar zor bir hayatı olur muydu emin değilim ama.. 2 teyzesinin eşleri, halası ve Adil arasında bir anlaşma oldu, Yaren’in elindeki mal varlığını kendi üzerlerine geçirmek için mahkemeye başvurmuşlardı fakat noter onaylı bir vasiyet vardı, Yaren’in hapse düşmeden ya da ciddi bir psikolojik problemi olduğu kanıtlanmadan asla bu vasiyet iptal edilemezdi. Her zaman dayak yiyen Yaren bu darp ve tacizleri kaydedip her doktordan ayrı ayrı darp raporu aldı. Kaan’ın annesi bu belgeleri bana getirdiğinde ağlamaktan perişan haldeydi, bir sene boyunca çok çile çekmiş sonunda amcasının oyununu ortaya çıkarmıştı ama olan onun küçük bedenine ve ruh sağlığına olmuştu. Yaren’i bulduklarında çok kötü bir haldeydi, yarı ölü bir halde terk edilmiş evde bulmuşlardı. Yaren içine doğmuş gibi yanında sürekli gezdirdiği telefonda acil aramalara Nilgün hanımı eklemiş, bir şekilde haber gönderebilmiş. Acil durum bildirimi verdikten çok kısa bir süre sonra hatla olan iletişim kesilmiş. Nilgün hanım ve Orhan bey ise zaten çok yakın bir mesafede yaşamalarına rağmen Yaren’i ancak bir saat içerisinde bulabilmişler.” Sesi kısıldı, çatallı sesiyle kuruca yutkundu. Gözyaşlarım Yaren’in saçlarına düşerken daha fazla dinlemek istemedim, sevdiğim kadının onu bilmediğim bir zamanda tek başına olan mücadelesi kalbimi ağrıtıyordu.

Kuru bir öksürükle boğazını temizledi kısık sesle devam etti “Darp ve tecavüz izlerini ilk incelemede fark ettik. Elimizde olan verileri ve yeni bilgileri polise verdiğimizde Yaren iki hafta gibi kısa bir süreliğine devlet korumasına alındı, sonrasında hızla Nilgün hanımın himayesine girdi. İyileşip hastaneden çıkması yaklaşık 5-6 ayı bulmuştu. İlk zamanlarda ne kadın ne de erkekleri kimseyi yanına yaklaştırmadı, geceleri uyuyamıyor hastane odasından kaçıp saklanmaya çalışıyordu. Bu süreçte teyzeleri eşlerinden boşansalar da sorumluluk almadılar, Yaren’e verilmiş olan mirasın bir kısmını da onlar üzerlerine aldı.” Konuşmayı kestiğinde arkasında kalan eczaneye bakıp kapıyı açtı “Ben, sadece polis soruşturmasındakileri biliyorum. Yaren asla bir şey anlatmıyordu, pedagog ve psikiyatri eşliğinde alınan bilgileri biliyorum. Yaren buraya kadar çok çabaladı, neden birden çalışmayı bıraktı neden seninle evlendi bilmiyorum ama sen benim gözümde de Kaan’ın gözünde de Yaren’in tek kurtuluşusun. Bugünün geri dönüşü çok büyük olacak, her an yanında duramazsın ama onu izlememiz lazım.” Arabadan inerken bize bir kez daha baktı. Daha fazla bir şey demeden arabadan inip kapıyı kapattı.
Araba kapı sesinden sonra derin bir sessizliğe gömüldü, zihnimin kalabalık sesi arabanın sessizliğini tamamen bastırıyordu. Usul usul akan yaşlarım sevdiğim kadının yüzüne bakarken sakinledi, kalbimdeki acının yerini intikam duygusu sardı. Yaren’in bu olayını ilk elden öğrenildiğinden emindim. Alev eğer biraz uğraştıysa bu kansız piçlerden birine kesin ulaşabilmişti, bu kadar rahat ve kesin konuşmasından başka bir anlam çıkaramazdım. Yaren’e sıkıca sarıldım “Seni asla bırakmayacağım.. her şey iyi olacak.. güven bana..” bir yandan mırıldanıyor bir yandan hafif hafif Yaren’in yüzünü öpüyordum.

Birden arka kapının camı tıklandığında kafam hızla cama döndü. Kim olduğunu bilemediğimden istemsizce Yaren’in yüzünü sakladım, cama dikkatlice baktım. Bir kez daha tıkandıktan sonra sabırsız bir ses duydum “Ben Kaan, aç şu kapıyı.” rahatsız bir şekilde uzandım, arabanın kilidini açtım. Açılma sesiyle kapı hızla açıldı, Kaan’ın kan çanağına dönmüş gözleriyle karşılaştım. İkimizde birbirimize boş bir şekilde bakıyorduk fakat bir şey demedik. Yanıma oturduğunda Yaren’in uyuyan yüzüne baktı, iç çekip yüzünü elleriyle gizledi. Arabada sadece Yaren’in hafif uyuma sesi dışında bir ses yoktu, bir kez daha kapı açıldığında şoför koltuğuna oturan Alperle Kaan göz göze geldi “Kalanları halledebildin mi?” Kaan’a bakıp sorduğunda kafasını hafifçe salladı Kaan “Annemlerle konuştum, bugün çıkan olayda Yaren’in adı geçen tüm haberlere dava açacaklarını söyledi. O konuda endişen olmasın.” Alper kafasını salladığında elindeki poşetleri arkaya uzattı. Kaan poşetleri aldığında içini karıştırdı, kaşlarını çattı “Neden gazlı bezle tentürdiyot var? Hem bu ilaçlar Yaren’e yan etki yapmıyor muydu?” Kaan’ın sözleriyle ikimiz de Alper’e döndüğümüzde bu sefer gözlerini devirdi “İlacı eğer normal dozundan fazla kullanırsan elbette yan etki yapar. Orada bir sakinleştirici bir de uyku ilacı var. Kan testini görmediğimden şimdilik en hafif olanları veriyorum. Eğer sorun olmayacaksa bizim hastaneye gidelim şimdi, kan verelim sonucuna göre yeniden reçete yazacağım. Ama kan testi çıkana kadar bu ilaçları kullanın. Sakinleştiriciyi sabahları bir adet olarak almalı uyku ilacını da yarım akşamları alacak. Eymen senden ricam en az bir ay bu ilaçları kullanmasını sağlaman. Bir ay sonra bir şekilde kan testi yapmanızı isteyeceğim.”

Kafamı hızla salladığımda yanımda duran Kaan mırıldandı “Hastaneye gittiğimizde ayılırsa.. yine sorun olacak. Gitmesek olmaz mı?” Endişeli bir şekilde sorarken benden Yaren’i ona doğru çevirmemi istedi. Yaren’in kollarını görebileceği şekilde kucağımda pozisyonunu değiştirdiğimde Alper bize dikiz aynasından baktı “Şu an uyanmamasını temenni etmekten başka şansımız yok. Zaten çok uzakta değiliz, eczanedeyken baş hemşireye durumu anlattım. Arabada alınacak kan.” Kaan pamuğa sürdüğü tentürdiyotu Yaren’in kollarına sürerken kollarımda inleyip irkildi. Gözleri hafif kıpırdanırken elimle gözlerini kapadım, kulağına eğildim “Bir şey yok.. uyumaya devam et..” ben mırıldanırken Kaan’a baktım, Yaren’in sakinleşmesini bekledikten sonra kafasını hafifçe sallayıp yaptığı işe devam etti. Ne kadar nazik olsa da yaranın en derin kısmına geldiğinde tıslayarak kolunu çekmeye çalıştı Yaren. Ondan hızlı davrandım, dirseğinden tutup kolun sabit tuttuğumda kafasını iki yana salladı. Mırıltıları artsa da Kaan durmadı gazlı bezle yarayı kapatıp iki tur sardı. Hızla yaptığı pansuman sonrası Yaren elimi tutup indirdi Kaan ile göz göze geldiğinde kaşlarını çattı, çevresine baktığında sırasıyla Alper’e sonra bana baktı. Tekrar Kaan’a döndüğünde elimi sıkıca tuttu bir şey demeden kafasını göğsüme yaslayıp elime sarıldı. Kaan onu sessizce izlerken saçlarını düzeltip mırıldandı “Yaren, iyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?” kendisine soru sorulsa da sanki orada değilmiş gibi sessizce durdu Yaren.
Cevap vermek istemediği her yerden belliydi, gözü bir an dışarı döndüğünde gözleri kısıldı dudakları hafifçe aralandı “Hastaneye mi gidiyoruz?” titreyen sesi sona doğru çatlamıştı. Hepimiz sessiz kaldığımızda Yaren bana daha fazla sokuldu, Kaan’a acı dolu gözlerle baktı “Ben.. ben gitmek istemiyorum.. ben iyiyim eve gitsek olmaz mı? Hm? Eymen..” bana döndü yaşlanmış gözleri acı doluydu. Eli göğsümde yumruk oldu dudakları titrese de mırıldandı “Bana söz vermiştin.. hani hastaneye gitmek yoktu.. istemiyorum.” kafasını iki yana sallarken alnını göğsüme sürttü. Benim de aynı oranda canım yandı, sıkıca sarılıp omuzlarını sıvazladım “Ama canım gitmemiz gerekiyor. Bak, doktorun da gitmemiz gerektiğini söyledi.. söz veriyorum istemediğin bir şey yapmayacaklar. İstediğin her şeyi de yapacağım.” Saçlarını severken çaresizce söyledim. Küçük küçük hıçkırırken kafasını salladı ama konuşmadı. “Yaren, lütfen Eymen’e alınma. Onu buna ben zorluyorum, sen de biliyorsun ki hastaneye görünmemiz lazım. Bana bir bakar mısın?”

Alper konuşup aynaya baktığında Yaren sessizce dinledi. Sabırlı bekleyişimizle kafasını hafif çevirip aynadan doktoruna baktı. Alper rahat bir gülümseme verip devam etti “Bana kırgınsın biliyorum ama hepsi senin iyiliğin için.. uzun zaman sonra görüşüpte seni böyle ansızın hastaneye sürüklediğim için özür dilerim. Kolların nasıl, çok canın yanıyor mu?” Özür dileyip gülümsediğinde Yaren kollarına baktı. Kollarının sargısını gördüğünde hızlıca ceketin içine saklayıp yüzünü de sakladı, bir şey söylemedi ama kafasını olumsuzca salladı. Kaan bir kez daha onunla konuşmaya çalıştığında Yaren ona üzgün gözlerle baktı “Annemle konuşmak ister misin? Seni çok merak etti, ısrarla görüntülü arama yapmak istedi.” Kaan telefonunu çıkarırken Yaren kafasını hızla iki yana salladı “Hayır istemiyorum. Beni.. böyle görmesin istemiyorum..” her an ağlayacakmış gibi durduğundan ben de Kaan da onu rahatlamak için başka konular açmaya çalıştık. Sanki iki saat önce yaşanan şeyler bir rüyaymış gibi hiç olmamış gibi başka şeyler hakkında konuşmaya çalıştığımızda hastane bahçesine varmıştık. Acil kısmından giriş yaptığımızda bizi bahçede bekleyen iki kişi vardı. Araba durduğunda kollarımda duran Yaren gerginleşti, vücudu sanki saklanmak ister gibi ceketimin altında büzülürken yüzünü benim tarafıma bastırıp görmemeye çalıştı. Kaan ve Alper arabadan inip kapıyı açık bıraktılar, ne yapacağımı bilemediğimden sadece Yaren’e sarılıp uzaklaşan ikiliye baktım. Benimle beraber o yöne bakan Yaren’in kafası bana döndü “Ben.. özür dilerim. Sana daha önce anlatmalıydım..” Yaren mırıldanırken eğilip burnunu öptüm. Bana şaşkınca bakan Yaren’e gülümsedim “Ne anlatacakmışsın ki? Ben hiçbir şey bilmiyorum. Doktorun ne istiyorsa yapalım sonra da eve gidip dinlenelim. Bugün baya uzun bir gün oldu, eve hemen gidip yıkanmak sonra da sana sıkıca sarılıp uyumak istiyorum.” Kafamı Yaren’in başına yaslayıp hafifçe sallandım. Gözlerimi kapatıp vücudunun sıcaklığını hissettim, içim hiç rahat olmasa da kendi kendime kollarımdaki bu sıcaklığın kaybolmamasını diledim.

Kısa süren sessizlikten sonra Yaren mırıldandı “Boşanalım Eymen.” Gözlerim yavaşça açıldı, anlayamamıştım. Hafif doğrulup yüzüne baktığımda gözlerinden yaşlar aktığını gördüm. Kaşlarımı çattım, yüzünü inceledim. Ne dediğinden emin olmamışım gibi bakmış olmalıyım ki derin bir nefes aldı yineledi “Boşanalım Eymen. Sana zarar verecek bir şey olması durumunda boşanacağımızı en başta konuşmuştuk.. ben.. senden hiçbir şey istemeyeceğim. Sadece boşanalım, olur mu?” Ağlamasına rağmen berrak çıkan sesine şaşırdım “Ne?” Şaşkınca sorduğumda Alper hemşireyle arabaya yaklaştı “Yaren, eğer senin için sakıncası yoksa kapıya doğru gelebilir misin?” Ona doğru dönen Yaren’in yüzü görüşümden çıktı, yavaşça bedenini kapıya yaklaştırdı. Sessizce kendisinden isteneni yapan Yaren’e ne dediklerini anlayamıyordum, uğuldayan kulaklarımda sadece bir kelime duyuyordum boşanalım. Ne yaparsam yapayım, asla bu cümleyi kullanmamıştı. Neden birden bire böyle bir şeyi gündeme getiriyordu anlamamıştım. İki tüp kan alındı Alper arabaya binerken Kaan acilde kaldı. Arabanın arka koltuğunda yan yana dursakta aramızda büyük bir uçurum varmış gibi hissetmeden edemedim “Birkaç saate sonuçları çıkacaktır, Yaren biraz ağrı kesici alıp öyle uyu olur mu?”

Bana doğru bakıp konuştuğunda ben de Yaren’e bakmıştım. Karmakarışık zihnimde olanları oturtmaya çalışırken Yaren yine sessizce kabul etmişti. Olaylı geçen gecenin sonunda eve varabildiğimizde her şey için doktora teşekkür ettim, garip bir şekilde ellerimiz bağlı eve çıkmıştık. Yaren’in hareketleri sanki artık her şeyi bırakmış, boş bir kukla gibiydi. Kapıdan içeri girdik, elindeki çantayı usulca yan tarafına bıraktı. Ayakkabılarını çıkarıp odaya doğru yürüdüğünde sessizliği beni daha çok korkuttu. Tekrar bileğinden nazikçe tuttuğumda olduğu yerde durdu, önüne geçtim yüzünü ellerimin arasına alıp kafasını kaldırmasını sağladım. Gözlerinde hiçbir şey yoktu, siyah gözler tüm parlaklığını kaybetmiş gibiydi. Teni daha bir solgunlaşmış yüzünde yorgunluk belli oluyordu. Yüzüne baktığımda cesaretim kırılmış gibi hissettim ama yine de omuzlarımı gerdim “Arabada söylediğin şey neydi? Neden birden bire boşanmayı düşünüyorsun?” Bana bakan Yaren bir şey demedi. Gözleri arasında gidip gelsem de bir yanıt vermedi ellerimi indirmek için elini uzattı. Parmakları bileğime dokunduğunda bir ateş bana dokunmuş gibi hissettim “Senden hiçbir şey istemiyorum. Sadece boşanalım olmaz mı?” Bir kez daha tereddüt etmeden aynı kelimeyi kullandığında kaşlarım çatıldı, çaresizce onun bana gerçekten bakmasını istedim “Yaren, neden diye soruyorum sana. Ne dediğini sormuyorum.. haaah.. hadi, gel. Boşver, yıkanıp uyuyalım. Bugün ikimiz de çok yorulduk.” Kafamı sallayıp elimin üzerinde duran ellerini tutup odaya çektim. Beni takip eden Yaren sadece hareketlerime izin veriyordu, onu kendi odasında bıraktığı eşyalarının yanına götürdüm koltuğun üzerinde duran geceliğini gördüm. Önce kolyesini çıkardım sonra küpelerini. Sırasıyla elbisesinin fermuarını açıp saçlarını da saldığımda ona aynadan baktım. Omuzlarıma gelen boyu şu an daha küçük hissettiriyordu. Omuzları çökmüş, gözleri sadece benim ellerimi takip ediyordu. Sakin yüzü bir şekilde beni korkutuyordu ama bir şey söyleyemedim. Ellerim yavaşça üzerinden çekilirken yüzünü sevdim “Elini yüzünü yıka, yanağın hafif şişmiş biraz buz tutalım. Ben de hemen giyinip geleceğim. Bugün beraber uyuyalım olur mu?” bu soruyu sormasaydım benden uzaklaşacak bedenine umutsuzca tutunduğumda elime baktı. Kafası hafif kalkıp yüzüme baktı bir şey demedi. Sessizliğini bir kabul gördüm, yavaşça elini bıraktım. Ona bakmayı zar zor bırakıp karşı odaya geçtim. Odaya girdiğimde hızla üzerimdekilerden kurtuldum, üzerimi değiştirip ebeveyn banyosunda elimi yüzümü yıkadım. Aynada kısa süre kendi yüzüme baktım, derin bir nefes alıp yüzümü havluyla kurulayıp odadan çıktım. Mutfaktan bir bardak suyla beraber el havlusuna sardığım buz torbasını ve uyku ilacını elime çıkarıp Yaren’i bıraktığım odaya geri döndüm. Kıyafetlerini giymiş koltukta uzanan Yaren’e baktığımda gözleri hafif kapalıydı. Yanına ilerleyip ona seslendiğimde gözleri açıldı, yattığı koltukta doğrulup oturdu. Ona ilacı uzattığımda ilaca bir bakış atsa da bir şey demeden alıp yanında getirdiğim suyla beraber yuttu.

“Aç mısın? Bir şeyler yemek ister misin? Yoksa sadece uzanmak mı istiyorsun?” yanağına getirdiğim buz torbasını tutarken dikkatlice sorduğumda bana baktı, dudakları açılıp kapansa da önce sustu. Fısıltısı dudaklarından çıktı “Uzanmak istiyorum.” İki etmedim, ayaklanmasını bekledim. Kendimle beraber yatak odasına sürüklediğimde yatağa beraber girdik. Belinden tutup bedenini kendime çektim, burnumu ensesine bastırıp hafif kokusunu içime çektim. Ellerim karnında sarılı halde elime dokunmasını bekledim ama dokunmadı. Karanlık odada sakin nefes seslerini dinleyip beynimdeki kaosun dinmesini bekledim. Sıcaklığı bedenimi sakinleştirdi, beni de uykunun kollarına çekti. Birden bilincimin ötesinde bir öğürme sesi duyduğumda elimle yanımı yokladım. Soğuk boşluğu fark ettiğimde gözlerim açıldı, koridordan gelen sesi fark ettim. Telaşla yataktan kalktığımda banyoda lavabonun önünde oturmuş Yaren’i gördüm “Yaren.. iyi misin?” Sırtını sıvazlarken terlemiş yüzünü sildim, saçlarını toparladım. Tıkalı bir nefes aldığında bir şey demedi, başını duvara yaslayıp iç çekti. Klozetin kapağını kapatıp kucakladım. Salondaki koltuğa Yaren’i yatırıp üzerine ince bir örtü aldım. Küçük bir bez ıslatıp yanına gittim, yüzünü hafifçe sildim. Yüzü önceki haline göre daha iyi dursa da hafif rahatsız oldu, terini ve ağzının çevresini sildiğimde daha rahat duruyordu. Koltuğun önünde oturup ellerinden birini iki elimin arasına alıp sıvazladım. Sol tarafımda kalan saate baktığımda daha uyuyalı bir iki saat anca olduğunu fark ettim, iç çektim. Aklıma Alper’in ve Alev’in sözleri gelip duruyordu. Bunca sene.. onu ben bulana kadarki sürede her şeye tek başına göğüs germişti, annesi babası yokken katlandığı çileyi düşündükçe kalbime ağrılar giriyordu. Avucunun içine yüzümü sürttüm neden beni itip duruyorsun.. senin için bir şeyler yapmama izin ver yalvarıyorum.. benden ayrılmasına izin vermek gibi bir niyetim hiç yok. Alevle olan meseleyi onu rezil rüsva ederek hallettikten sonra bu acıya sebep olan herkesin burnundan getireceğim..

Prev
Novel Info

YOU MAY ALSO LIKE

violet-cover-333×500
Violet Zerotta’s Hasty Marriage
Temmuz 21, 2025
I’ll Give You the Most Rotten One
Ekim 28, 2024
xxlarge-328×500
That Lady’s Stalker (Novel)
Nisan 13, 2025
Portrait-of-An-Arrogant-Master
Portrait of An Arrogant Master
Temmuz 21, 2025

MANGA DISCUSSION

  • Dram (8)
  • Novel (4)
  • Romantik (4)
  • Romantizm (4)
  • Shoujo (8)
  • Smut (1)
  • Tarihi (4)
  • Webtoon (6)

    Sitemizde yapılan paylaşımlar orijinal serilerin reklamı niteliğinde olup yapılan tüm paylaşımlar gönüllü kişiler tarafından yapılmaktadır. Bu yüzden hiçbir ticari amaç yoktur. Sitemizde bulunan serilerin şirketinizin ve/veya şahsınızın yayın haklarını ihlal ettiğini düşünüyorsanız lütfen lithescan@gmail.com adresine mail atarak bildiriniz.

    Sign in

    Lost your password?

    ← Back to Lithescan

    Sign Up

    Register For This Site.

    Log in | Lost your password?

    ← Back to Lithescan

    Lost your password?

    Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

    ← Back to Lithescan

    Caution to under-aged viewers

    Confesser

    contains themes or scenes that may not be suitable for very young readers thus is blocked for their protection.

    Are you over 18?